İçişleri Bakanı Sayın Ali Yerlikaya, 10 Ocak İdareciler Günü Sebebiyle Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz’ın Teşrifleriyle Düzenlenen Valiler Buluşması’na Katıldı.
Düzenlenen Törende Bakan Sayın Ali Yerlikaya Ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz Konuşma Gerçekleştirdi. casino siteleri 2025
Valiler Buluşmasını Milletin Evi Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde Gerçekleştirmekten Büyük Bir Onur Duyduğunu Dile Getiren Bakan Sayın Yerlikaya, “Selçukludan Osmanlıya Ve Günümüze Kadar Uzanarak Bir Geleneği Temsil Eden Mülki İdare Amirliği, Devlet İdare Ve Yönetiminde Çok Önemli Bir Yere Sahiptir. Mülk, Devletin Egemenliği Altında Bulunan Toprakları İfade Eder. Bu Mülkü İdare Edenlerse Bir Anlamda Medeniyetimizin Meşale Taşıyıcıları Olan Siz Valilerimizsiniz.” İfadelerini Kullandı.
Bakanımız Sayın Ali Yerlikaya Konuşmasını Şu Sözlerle Sürdürdü: “Farabi, Devleti Uzun Süre Bir Arada Yaşama İradesi Gösteren Ve Aynı İdeal Etrafında Teşkilatlanmayla Vücut Bulan Bir Organizmaya Benzetir. Yani Devlet Bir Düzen, Bir Ahenk Demektir. Bu Devlet Düzeninin Ruhu İse Onu Meydana Getiren Milletine Hizmet Etme Gayesi Ve Davasıdır. Milletiyle Arasına Duvar Ören, Mesafe Koyan, Onun Derdine Kulak Tıkayan, Derdiyle Dertlenmeyen Bu Devletin Ve Milletin Layıkıyla Yöneticisi, İdarecisi Olamaz. Bütün Makamlar, Bütün Mevkiler Gelip Geçicidir. Her Görev Bir Sorumluluk Ve Emanettir. Aslolan Bu Görevleri Hakkıyla Yerine Getirebilmek Ve Millete Hizmet Bayrağını Onurla Devredebilmektir. Bizim Dileğimiz Ve Beklentimiz; Mesaisinin Çoğunu Sahada, Halkımızın Yanında Geçiren, Halkımızın Derdiyle Dertlenen Yöneticilerin Sayısının Artmasıdır. Sayın Cumhurbaşkanımızın Şu Cümlesini Asla Aklımızdan Çıkarmamalıyız: ‘Biz Bu Millete Efendi Değil, Hizmetkar Olmaya Geldik.’”
1000 yıldır vatan kılınan Anadolu’da, dünyanın bu en güzel beldesinde, şanlı bayrağımızı ilelebet dalgalandırmak için millet olarak büyük bedeller ödendiğine vurgu yapan İçişleri Bakanımız Sayın Yerlikaya, “Hani İstiklal şairi Akif’imiz diyor ya, ‘Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda? Şüheda fışkıracak, toprağı sıksan şüheda!’ İşte öylesine kutsal, öylesine azizdir bu topraklar. Vatanımızın her karışında şehit kanı var. En ücra köyümüzde, neredeyse tüten her ocağımızda, şehitlik mertebesine ulaşan kahramanlarımız var. Bizim milletimiz devletine bağlıdır. Bizim milletimiz devleti var olsun diye her türlü fedakarlığı yapmıştır. Bu aziz millet kendisine bir adım gelene, koşarak gider. Ona elini uzatana canı gönülden sarılır. Aşını paylaşır, ekmeğini bölüşür. Bu yüzden de devletin asıl sahibi milletimizdir.” şeklinde konuştu.
Bakanımız Sayın Ali Yerlikaya, “Bu Milletin Bağrından Çıkan Ve Vali Olan Siz Evlatlarına, Kibir Değil Tevazu, Enâniyet Değil Samimiyet, Sertlik Değil Şefkat Yaraşır. Devletin Sıcak Yüzünü, Adaletini, Vicdanını Sizler Temsil Ediyorsunuz. Bu Nedenle, Milleti İle Gönül Bağı Kuran Her Bir Valimiz, Devlet İle Millet Arasında Kurulan Bağın Mimarlarıdır Da. Unutmamamız Gereken Kadim Hikmet Şudur Ki: Devlet, İnsan İle Daim Ve Kaimdir. Binlerce Yıllık Devlet Geleneğimiz, Milleti İle Olan Güçlü Bağı Sayesinde Bugünlere Erişmiştir.” Dedi.
Tarihte iz bırakmış düşünürlerin, bilgelerin ve devlet yöneticilerinin yazdıkları eserlerin, siyasetnamelerin zaman değişse de hep aynı hakikati ve hikmeti söyleyip ve öğütlediğini anımsatan Bakanımız Sayın Ali Yerlikaya; “600 yıllık çınarımız Osmanlı İmparatorluğunun kuruluşunda, Şeyh Edebali’nin Osman Bey’e vasiyetinde söylediği o söz: Devlet tasavvurumuzun mihengi olmuştur: ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.’ İşte bu anlayıştan hareketle tarihe şöyle bir baktığımızda büyük devletlerin tamamının milletiyle bütünleşmiş ve kenetlenmiş devletler olduğunu görürüz. Ez cümle, bütün mesele her şey bitip gittiğimizde, gök kubbede hoş bir sadâ ve hatıralarda hayırla anılacak izler bırakmaktır. Unutmayınız, ziyaret ettiğiniz bir eve sadece siz değil, devletimiz gitmiş oluyor, dokunduğunuz bir omuz, tuttuğunuz bir el devletle temas etmiş oluyor.” sözlerini kullandı.
Bakanımız Sayın Ali Yerlikaya konuşmasına şu ifadelerle devam etti: “Yaptığınız ve yapacağınız nice iş gönüller alıyor, gönüller yapıyor, zamanı aşan muhabbet köprülerini kurarak hayatları değiştiriyor. Değişen sadece o dokunduğunuz hayatlar olmuyor, değişen sizler de oluyorsunuz. Bir vatandaşımızın duası, sizlerin de hayatlarınıza şekil veriyor. Bu nedenle bulunduğu şehrin kahvesinde, parkında, bahçesinde vatandaşıyla birlikte bir bardak çay içmeyen, vatandaşının sevinciyle, hüznüyle bir kere bile hem hal olmayan, bir kapıyı çalıp da vatandaşının sofrasına diz kırmayan, garipleri kollayıp gözetmeyen, gece gündüz demeden milletinin yanında olmayan bir vali, asla başarılı olamaz.”
Devletin aynı zamanda bir umut kapısı, derdi olanın kapısı olduğunu dile getiren Bakanımız Sayın Yerlikaya; “Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde 22 yıldır verilen mücadeleyi tek bir cümleyle özetlemek gerekirse, o söz: ‘Millete hizmet’ olur. Bu mücadele; devlet ile millet arasına örülen duvarları kaldırma mücadelesidir. Güçlü millet, güçlü devlet olma mücadelesidir. Unutmayın sizler; huzurun, refahın, güvenin teminatısınız. Sokak sokak, cadde cadde ilinizi tanıyacak, bilecek, esnafla bir araya gelecek, millet için milletin arasında milletle beraber olacaksınız. Vatandaş sizi güler yüzlü devlet kapısı olarak görecek. Sizler milletimizin mutluluğunu, huzurunu, refahını, güvenini esas alarak büyük bir fedakarlıkla çalışmalısınız. Görevlerinizi de tevazu ile icra edeceksiniz. Zira bu makamlara hiçbir şekilde kibir yakışmaz.” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı yardımcısına ve valilerimize seslenen İçişleri Bakanımız Sayın Ali Yerlikaya, “Cepheye mermi taşırken kundaktaki yavrusunu sırtına bağlayan anaların, elindeki son lokmasını istiklali için savaşan mehmetçiğe gönderen ninelerin, geride eşini çocuğunu bırakıp cepheye koşan yiğitlerin… Sütçü İmamların, Şahin Beylerin, Hasan Tahsinlerin… ‘Ya istiklal ya ölüm’ diyenlerin, terör nedeniyle evladı şehit olan ama boğazına oturan yumruyu eze eze ‘vatan sağ olsun’ diye haykıran babaların… Aziz milletimizin kurduğu cumhuriyetimiz 1 asrını tamamladı. Bu bir asır içinde vatanımızın bekasına, bağımsızlığına ve güvenliğine yönelen tehditler oldu. Hamdolsun bu tehditlerin tamamı yok edildi ve yok edilmeye de devam ediliyor.” ifadelerini kullandı.
İçişleri Bakanımız Sayın Ali Yerlikaya, konuşmasına şöyle devam etti: “Milletimizin zenginliği olarak gördüğümüz farklılıklarını, ayrıştırmaya, çatıştırmaya ve huzursuzluğa sevk etmek isteyen hevesler başarıya ulaşamadı ve inşallah ilelebet de başarıya ulaşamayacak. Binlerce yıllık kardeşliğimiz bu hainliklere geçit vermedi. Dini, dili, rengi her ne olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes bu vatanın asli unsurudur. Bu gerçeği hiçbir güç, hiçbir emel değiştiremez. Bizim bütün saldırılara, Bütün tuzaklara en güçlü kalkanımız, devletimiz ile milletimizin arasında sarsılmaz derece de güçlü olan bağdır.”
Türkiye Yüzyılı’nın inşa edildiğini ifade eden İçişleri Bakanımız Sayın Ali Yerlikaya, Türkiye Yüzyılının milletin yüzyılı olduğunu belirterek Yavuz Bülent Bakiler’in Türkiye Yüzyılının ilhamını satırlara döktüğünü anlatan şu dizeleri okudu:
“Yeniden cemre gibi düşmek toprağa
Yeniden haram etmek gece gündüz uykuyu…
Yûnus Emre gibi atsız-pusatsız
Yeniden fethetmek Anadolu’yu”
Türkiye Yüzyılı aynı zamanda ‘Huzur’un Yüzyılı’ olduğunu vurgulayan İçişleri Bakanımız Sayın Ali Yerlikaya, valilerimize hitaben “Huzurun teminatı siz valilerimizsiniz. 600 bin personeliyle Kara Vatan’da, Mavi Vatan’da, Siber Vatan’da, yılın 365 günü, gece gündüz demeden, büyük bir inanç, azim ve ferasetle çalışan İçişleri Bakanlığı ailesi olarak bizleriz. Hepimiziz! Nihai hedefimiz büyük ve güçlü Türkiye’dir. Bu hedefe de inşallah; bütün kurumlarımızın, bütün yöneticilerimizin fedakârlık ve üstün gayretleriyle ulaşacağız” şeklinde konuştu.
Terörle, o hainlerin iş birlikçileriyle, organize suç örgütleriyle, zehir tacirleriyle, göçmen kaçakçılığı organizatörleriyle, suç odaklarıyla mücadelenin azim ve kararlılıkla devam edeceğini belirten İçişleri Bakanımız Sayın Ali Yerlikaya, “Bunu öyle sadece bir laf olarak söylemiyorum. Bu mücadelede nice yiğitlerin alın teri, emeği var, kanı var, canı var. 40 yılı aşkın bir süredir milletimizin kardeşliğine pusu kuran bölücü terör örgütü artık kaybetmiştir, kaybetmeye de mahkumdur. Terörün istismar alanları artık ülkemizde söz konusu dahi değildir. Devletimiz milletiyle bir bütün olmuştur. Peki duracak mıyız? Asla. Artık terörün kapımıza dayanmasını beklemiyor, terör tehdidi nereden geliyorsa, nerede bir terörist varsa kaynağında etkisiz hale getiriyoruz. Nihai hedefimiz, son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar mücadelemize devam etmektir.” diye konuştu.
İçişleri Bakanımız Sayın Ali Yerlikaya, “Sadece Bölücü Terör Örgütü mü? FETÖ’sünden DEAŞ’ına, Sol Terör Örgütlerinden diğer tüm terör örgütlerine kadar, aziz milletimizin canını yakmaya çalışan kim varsa, nefeslerini kesiyoruz, kesmeye de devam edeceğiz.” dedi.
Organize suç örgütlerine göz açtırmayacaklarını söyleyen Bakanımız Sayın Yerlikaya; sokaklarda, caddelerde, mahallelerde suçta kibirlenen, şehir eşkıyalığına soyunan kim varsa devletin demir yumruğunu tepelerine indirmeye devam edeceklerini belirtti.
Kamu düzeninden ve milletin huzurundan bir adım dahi taviz vermeyeceklerinin de altını çizen Bakanımız Sayın Ali Yerlikaya, “Biliyorsunuz sabahta hayır vardır. Şafak sökerken de gün batarken de bu suç örgütlerine operasyonlar düzenliyoruz ve her sabah sosyal medya hesaplarımdan bu operasyonları paylaşıyorum. Zira İçişleri ailesi olarak birlikte verdiğimiz bu mücadelenin nasıl kararlı bir şekilde sürdüğünü basın da kamuoyu da bilsin istiyoruz.” dedi. Konuşmalarına zehir tacirlerini teröristlerle eş değer gördüğünü söyleyerek sürdüren Bakanımız Sayın Yerlikaya, “Başta geleceğimiz olan çocuklarımızı, gençlerimizi zehirlemeye cüret edenlere hayatı zehrediyoruz, zehretmeye de devam edeceğiz.” dedi.
21. yüzyılın en ciddi küresel güvenlik sorunlarından birinin de göç meselesi olduğuna vurgu yapan İçişleri Bakanımız Sayın Ali Yerlikaya konuşmalarına şöyle devam etti:
“Göç meselesine yaklaşımımızı; binlerce yıllık medeniyetimiz, tarihimiz ve insanlık anlayışımızla şekillendirdik. İnsanı önceleyen, aynı zamanda kamu düzenimizden ve güvenliğimizden taviz vermeyen bir göç anlayışını hayata geçirdik. Umut tacirliği yaparak insanları kandıran, binlerce insanı göç yollarında ölüme sürükleyen, ülkemizi düzensiz göçün hedefi ve transit geçiş yolu haline getirmeye çalışan insan tacirlerine alsa fırsat vermeyeceğiz. Ülkemize girişi, kalışı ve çıkışı yasal yollardan olmayan düzensiz göçmenlere yönelik mücadelemizi durmadan, duraksamadan sürdürüyoruz. Göçmen kaçakçıları organizatörlerinin de her an enselerindeyiz.”
İçişleri Bakanı Sayın Ali Yerlikaya, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Nerede karşılıklı sevgi ve saygı varsa, orada itimat ve itaat vardır. İtimat ve itaatin olduğu yerde disiplin vardır. Disiplinin olduğu yerde huzur, huzurun olduğu yerde başarı vardır.” sözünü kullanarak bu sözün muhatabının bizler olduğunu belirtti ve sözlerine şu şekilde devam etti:
“Hepimiz bu sözün gereğini yerine getirmekle mükellefiz. Çünkü üzerimizde tarihin, bu ülke için, bu millet için büyük bedeller ödeyen atalarımızın, bizden yaşanabilir güçlü ve müreffeh bir ülke bekleyen nesillerimizin sorumluluğu var. Anadolu bizim son vatanımızdır. Türkiye Cumhuriyeti, Anadolu’da kurduğumuz son devletimizdir. Yeniden aşkla, sevgiyle, yeniden sevinçle, heyecanla çalışacağız. Bu millet güçlensin ki, Mazlumlar umudunu kaybetmesin. Çünkü Türkiye umudun adıdır.”
İçişleri Bakanı Sayın Ali Yerlikaya’nın ardından Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz valilerimize hitaben konuşmalarını gerçekleştirdi.
81 ilde devletin millete dokunan eli, kulağı ve yüreği olan valiler ile bir arada olmaktan duyduğu memnuniyeti belirten Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz sözlerine şöyle devam etti:
“Ülkemizde devlet teşkilatlanmasının temeli olan mülki idare sistemi köklü bir yönetim geleneğinin uzantısıdır. Bu köklü devlet anlayışının şehirlerdeki temsilcileri valilerimizdir. Yine az önce sayın Bakanımızın altını çizdiği gibi, ‘İnsanı Yaşat ki Devlet Yaşasın’ anlayışının illerdeki taşıyıcısı ve taşıyıcılarının da öncüsü valilerimizdir. Millete hizmetin saati ve sınırı olmaz diyerek 7 gün 24 saat çalışmalarını yürüten mülki idare amirlerimizi burada ağırlıyoruz. Valilerimizin icraat makamı olarak sorumluluk bilinci ile nasıl gayret gösterdiklerini il ziyaretlerimizde görüyoruz. Cumhurbaşkanımızın her zaman altını çizdiği gibi devletin vatandaşa dönük adaletli ve merhametli yüzü, şefkatli yardım elisiniz sizler.”
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz, geçmiş tecrübelerine dayanarak iki tip valiliğin olduğunu belirterek şunları kaydetti:
“Bu valiliklerden bir tanesi daha çok törensel veya protokol tipi valiliktir. Törenler, organizasyonlar, temsiller önemsiz değil tabii, onlar da gerekli. İkinci tip valiliğe de kalkınma ve hizmet valiliği diyorum. Törensel olanının dışında bulunduğu yörede bir güven unsuru olarak farklı kesimleri ortak hedefler etrafında buluşturan bir yapı olarak valiler, kaynaklarımızı harekete geçirme, milletimize hizmet etme, ülkemizin potansiyelini açığa çıkarma açısından çok önemli bir konuma sahipler. Bu ikinci valiliğe kalkınma valiliği, hizmet valiliği olarak isimlendiriyorum. Burada da bunun bir değer olduğunu düşünüyorum. Bu bir değer ve bunun mutlaka ülkemizin kalkınması ve gelişmesi için değerlendirmek durumundayız.
20 yılda valilerimizin çok önemli bir dönüşümden geçtiğini düşünen Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz; geçmiş vali imajı ile bugünkü vali imajı arasında bir fark oluştuğunu, daha çok kalkınmacı ve daha çok hizmet odaklı, vatandaş odaklı bir hale dönüştüğünü bunu da kurumsal olarak desteklemeye gayret ettiklerini dile getirdi ve sözlerine şu şekilde devam etti:
“Sadece bir tane örnek vermek gerekirse, kalkınma ajansları kurduk. Bunun yönetimini oluştururken de rastgele yapmadık. Bir taraftan merkezi idarenin temsilcisi ve ildeki kalkınma sürecinin koordinatörü olarak valilerimizi yönetim kurulunda görevlendirdik. Diğer taraftan yerel yönetimlerden belediye başkanlarımızı kattık. Ayrıca iş dünyamızın temsilcilerini de koyduk. Dolayısıyla merkezi idare, yerel idare ve sivil toplum ile iş dünyası; danışma kurulunda da akademik dünyadan diğer kurullara varıncaya kadar bir yapı içerisinde daha sistematik bir şekilde yerelden kalkınmayı destekleme gayreti içerisinde olduk. Orada da valilik kurumunun, makamının bizim için faydalı olması adına bir tasarım gerçekleştirdik.”
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Yılmaz, valilerimizin merkezden gelen talimatları yerine getirebileceklerini ama rutin işler yapan ve bu rutinin dışına çıkmayan valilik anlayışının artık kabul edilebilir olmadığını ifade etti. Valilerimizin aynı zamanda içinde bulundukları ilin gereklerine göre çeşitli inisiyatifler alabilen, çeşitli fikirler ve projeler geliştirebilen bir konumda olduklarının da altını çizdi.
Kalkınma ve gelişme dediğimiz sürecin sadece maddi bir süreç olmadığını; yol, su, elektrik gibi fiziki hizmetlerden daha fazlası olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Yılmaz sözlerine şu şekilde devam etti:
“Bizler sadece illeri imar etmekten değil, aynı zamanda gönülleri de imar etmekten sorumlu bir konumdayız. İkisini bir arada yapamazsak zaten bir toplum gerçek anlamda kalkınmış ve huzur içinde bir toplum olamaz. Bu çerçevede Fatih Sultan Mehmet Han’ın şu sözü çok kıymetli gerçekten: ‘Hüner bir şehir bünyâd etmektir; Reâyâ kalbin âbâd etmektir.’ Sadece demek ki fiziki anlamda birtakım işler yapmakla gerçek anlamda ilerlemeyi sağlayamıyoruz. Gerçek anlamda topluma hizmet etmiş olmuyoruz. Kalpleri de ihya etmemiz lazım, gönüllere de dokunmamız lazım. İkisini bir arada yapabilmektir maharet.”
Sayın Cevdet Yılmaz, İçişleri Bakanımız Sayın Ali Yerlikaya’nın devlet ile milletin buluşması ve kaynaşması vurgusunun çok kıymetli olduğunu söyledi ve sözlerine şöyle devam etti:
“Son 20 yılda Cumhurbaşkanımızın liderliğinde başardığımız en önemli işlerden birisi, devlet ile milletin aynı yöne bakmasıdır. Tabii ki devlet görevi kendi özelliklerine sahip ama milletten ayrı, millete rağmen bir şeyler yapmaya çalışan bir devlet anlayışı değil, milletle birlikte hedeflere koşan bir devlet anlayışını kast ediyorum. Milletle devlet arasındaki mesafenin ortadan kaldırıldığı, az önceki ifade ile milletin devleti anlayışı ile hareket eden ve çalışan bir yönetim, çok kıymetli gerçekten. Aksi takdirde bir ülkenin amaçlarına ulaşması mümkün değil. Devletle milletin farklı yönlere baktığı, farklı değerlerle hareket ettiği bir yerde bir ülkenin uluslararası rekabette de bir yere gelmesi mümkün değil. Dolayısıyla en büyük başarılarımızdan birisi devletle milletin aynı yöne bakması ve aynı hedeflere yürümesidir diyorum.”
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın “Biz Size Efendilik Yapmaya Değil Hizmetkar Olmaya Geldik” sözünü kullanan Sayın Cevdet Yılmaz bu sözün gönülden söylenip hayata geçirilmek kaydıyla çok kıymetli bir söz olduğunu vurgulayarak sözlerine şu şekilde devam etti:
“Peygamber Efendimiz bir gün bir toplulukta dışarıdan bir kişi gelip bu topluluğun efendisi kimdir diye soruyor, çünkü kişiler arasında görünür bir farklılık yok. O arada da Peygamber Efendimiz arkadaşlarına bir şeyler ikram ediyor. Cevap olarak “Bu topluluğun efendisi bu topluluğa hizmet edendir” diyor. İşte işin özü bu. Siz bir topluluğa hizmet ediyorsanız o zaman efendisisinizdir.”
Maddi ve manevi boyutuyla vatandaş ile kibirlenmeden, gururlanmadan yapılan bir valiliğin çok kıymetli olduğunun altını çizen Sayın Yılmaz, “Türkiye Yüzyılını bu zihniyet ile inşa edeceğiz. Bu zihniyet ile vatanımızı, milletimizi hedeflerine götüreceğiz.” dedi.
Bazı öncelikli konular üzerinde durmak istediğini belirten Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz, deprem ve afet meselelerine vurgu yaptı. Türkiye’nin bir afet ülkesi, deprem ülkesi olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz şöyle konuştu:
“Bulunduğumuz coğrafyanın getirdiği bir kader. Coğrafyamızın deprem riskleri var, heyelan riskleri var, sel riskleri var. Coğrafyamızın getirdiği gerçekler. Ancak coğrafyanın, tabiatın getirdiği şartları afete dönüştürenin insan unsuru olduğunu unutmamamız lazım. Tabii hadiseler kendi başlarına afet olarak nitelendirilmemeli. Bunlar insan unsuru ile birleşince afet gerçekleşiyor. Buna karşı ülkemizi farklı bir şekilde hazırlamamız gerekiyor.”
Geçen yıl tarihimizin en büyük afetini yaşadığımızı ve bundan ciddi dersler çıkarmak zorunda olduğumuzu dile getiren Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz “Bir taraftan depremin yaralarını sarmamız lazım diğer taraftan da bir daha benzer afetler yaşamamak adına ne yapmamız gerekiyorsa onları yapmamız lazım. Birincisine kriz yönetimi, ikincisine risk yönetimi diyoruz. Esas olan riskleri yönetmek. Kriz yaşandıktan sonra yapılması gerekenler elbette yapılmalı, Türkiye de bu konuda dünyada en iyi ülkelerden bir tanesi belki de. Çok iyi tedbirler alıyoruz, krizlere hemen müdahale ediyoruz.” dedi.
AFAD’ın güçlü bir teşkilat olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz, kriz çıktıktan sonra müdahalenin değil, kriz çıkma potansiyeli olan alanlara önceden müdahale edip krizin çıkmasını engellemenin önemli olduğunu vurguladı ve sözlerine şu şekilde devam etti:
“Önemli olan korucuyu sağlık, koruyucu güvenlik gibi afet konusunda da riskleri yönetmekti. Bunun için de nerelerde risklerimiz var, bilmemiz gerekiyor. Daha sonra da riskleri azaltıcı tedbir setleri oluşturup müdahale etmemiz gerekiyor. Bu sadece afet alanında değil, her alanda böyledir. Bağımlılıkla, uyuşturucu ile mücadeleye varıncaya kadar her alanda önce riskleri görüp onları yönetmeye çalışmak en doğrusudur ve maliyet olarak da en düşüğüdür”
Uluslararası hesaplamaların olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz, depremle ilgili “deprem sonrasında yaptığımız 7 liralık harcama yerine deprem öncesi 1 liralık harcama yapmak yetiyor” dedi. 7’ye 1’lik bir oranın olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz, “Afetlere yönelik deprem bölgesindeki zararların yaralarını sararken, deprem sonrası tamiratları yaparken, bir taraftan da yeni afetlere karşı direncimizi artırmak durumundayız. Bütçemizde de en büyük önceliği bu konuya verdik. Geçen yıl 700 milyardan fazla para ayırdık, bu yıl ise bütçemize 1 trilyon 28 milyar lira ödenek koyduk. Diğer konularda sıkı davranıyoruz ama mevzubahis afetse rahat bir çerçeve çizdiğimizi söyleyebilirim. Bu tutarların önemli bir kısmı deprem bölgelerimizin ihyası ve inşası içindir. Diğer bir bölümü ise yeni afetlere karşı risklerimizi azaltmak içindir.” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz, tüm valilerimizin şehirlerini Türkiye Yüzyılı’na yakışır şekilde dirençli şehirler haline dönüştürme mücadelesine destek olacağına inancını belirtti. Bu vesile ile geçtiğimiz depremde hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımıza rahmet ve geride kalanlara sabırlar dileyen Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz, “Valilerimize de o süreçte gösterdikleri fedakâr çalışmalar için şükranlarımı sunuyorum. Depremi yaşayan ve aynı zamanda depremzede olan ya da diğer illerimizden gidip o bölgede çalışan valilerimize şükranlarımı sunuyorum. Geçmişte benzer çalışmalara valilik döneminde ben de katılmıştım, ne tür zorluklar yaşandığını bilen birisiyim.” dedi.
Riskleri azaltmak denildiğinde en önemli konulardan birisinin kentsel dönüşüm olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz, “Kentsel dönüşümde son 20 yılda 2 milyondan fazla binayı dönüştürdük. Önemli bir hızlanma yaşadık. Ama yetmez. Marmara Bölgesi başta olmak üzere, riskli bölgelerimiz başta olmak üzere bu konuları hızlandırmak istiyoruz. Bu açıdan iki önemli inisiyatif aldık. Birincisi yeni bir başkanlık kurduk: Kentsel Dönüşüm Başkanlığı; bunun içinde de 3 tane genel müdürlük oluşturduk. Birincisi Marmara Bölgesinden sorumlu bir genel müdürlük, ikincisi tüm Türkiye’den sorumlu bir genel müdürlük, üçüncüsü ise bu iki genel müdürlüğe kaynak oluşturmaktan sorumlu ve kentsel dönüşüme finansal destek vermekten sorumlu bir genel müdürlüğü barındıran bir başkanlık oluşturduk. Diğer taraftan yeni bir kanun çıkardık, kentsel dönüşüm kanununu meclisimiz kabul etti. Artık kentsel dönüşüm eskisinden daha kolay ve hızlı hale geldi. Bürokratik birtakım süreçler kısaltılmış oldu, daha etkili bir karar alma mekanizması oluşturulmuş oldu. Önümüzdeki süreçte kentsel dönüşümü ne yapıp edip hızlandırmamız gerekiyor. Kentsel dönüşüm rantsal dönüşüm deyip insanımızın canı ile oynayanlara da hiçbir şekilde izin vermememiz gerekiyor. Varsa bir yanlış elbette onun üzerine hukuk içerisinde gidilmeli, gereği yapılmalı ama topyekûn kentsel dönüşümü karalamaya yönelik ideolojik yaklaşımlara prim vermememiz gerekiyor. Bu konularda valilerimizin katkılarını bekliyoruz.” ifadeleri kullandı.
Başkanlığını kendisinin yaptığı Bağımlılıkla Mücadele Kurulunu önümüzdeki dönemde toplayacaklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz, bağımlılığın en az afet kadar, fiziki yapılar kadar ciddi bir konu olduğunu vurgulayarak konuşmasına şu şekilde devam etti:
“İnsana zarar veren her şeye karşı mücadele etmek zorundayız. Bağımlılık konularında valilerimizin çabalarını ve desteklerini bekliyoruz. Bağımlılıkla Mücadele Yüksek Kurulunu toplantıya çağıracağız, sonuçlarını da sizlerle paylaşacağız. Sahadan, sizden gelen önerileri de mutlaka dikkate alarak bu çalışmaları sürdüreceğiz.”
Önemli bir diğer konunun terörle mücadele ve güvenlik huzur meseleleri olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz, “Güvenliği ben şöyle görüyorum, tıpkı eğitim hizmeti gibi, sağlık hizmeti gibi güvenlik hizmeti de vermek zorundayız. Buna insan odaklı güvenlik anlayışı diyorum. Neden güvenlik sağlıyoruz? İnsanın huzuru için, temel hak ve özgürlüklerini daha rahat kullanması için, işini gücünü daha rahat yapması için; en genel anlamda daha rahat bir yaşam ve iş ortamı için yapıyoruz. Dolayısıyla güvenlik ve huzur ekonominin de demokrasinin de temeli. Güvenliğin olmadığı yerde ne demokrasi olur ne ekonomi olur ne de kalkınma olur. Bu anlamda güvenlik çok çok kıymetli. Millet odaklı bir güvenlik anlayışı. Türkiye bu anlamda en çok, dünyada dikkat çeken ülkelerden birisi oldu. Her biri tek başına bir ülkeyi istikrarsızlaştırmaya yetecek ölçekte olan çok sayıda terör örgütü ile eş zamanlı mücadele ettik. Bu her babayiğidin harcı değil. Türkiye Cumhuriyeti bu anlamda çok ciddi bir imtihan verdi. PKK, DEAŞ, FETÖ ve irili ufaklı başka birçok örgütle eş zamanlı yurt içinde ve yurt dışında mücadele etti ve büyük oranda da başarılı oldu. Bu konuları sıfırlamak keşke mümkün olsa.” dedi.
Dünyanın her yerinde belli ölçekte bu risklerin olduğu ifade eden Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz, “Biz önemli bir başarı elde ettik ve ülke içerisinde bu tür eylemler marjinalleştirildi. Terör örgütleri de küçüldükçe sansasyonel birtakım eylemlerle kendilerince güç göstermeye çalışıyorlar ama her kafalarını çıkardıklarında güvenlik güçlerimiz gereğini yapıyorlar ve yapmaya da devam edecekler.” şeklinde konuştu.
Terörün iki tür maliyeti olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz, “Birincisi doğrudan maliyettir, en büyük maliyet budur, hesaba kitaba gelmeyecek olan budur. Ayrıca yaktıkları yıktıkları yerler oluyor, bunlar da doğrudan maliyettir. Ama bir de ekonomide alternatif maliyet dediğimiz bir kavram var, terör nedeniyle olmamış işlerin olması halinde doğabilecek faydadan uzaklaşmamızın getirdiği maliyet. Kullanılmayan yaylalar, gidemeyen turistler, yapılmayan yatırımlar. Bunlar hep bir maliyettir. Terörün asıl büyük ekonomik maliyeti bu dolaylı maliyettir. Bunun da en büyük acısını doğuda, güneydoğuda yaşayan insanımız çekti. Bu kayıpları, acıları yaşadı; sermaye göç etti, nitelikli insan gitmedi, bu da kalkınma sürecine büyük darbe vurdu. Bölgede daha büyük maliyetler oluşturdu. Şimdi ise tam tersi bir sürece girmiş bulunmaktayız. Tersine terörün bitmesi, güvenliğin oluşması da doğrudan ve dolaylı birçok fayda üretiyor. Burada da inşallah daha büyük kalkınma ve daha ciddi bir gelişme sürecini göreceğiz. Buna katkıda bulunan herkese şükranlarımızı sunuyoruz. Özellikle şehitlerimizi, bu uğurda şehit olmuş kardeşlerimizi rahmet ile anıyoruz, ailelerine baş sağlığı diliyoruz.” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
“Bu güvenlik anlayışı içinde de valilerimizin koordinasyonunda, illerde, ben sahada gördüm, terörle mücadelede başarılı olmamız yeni teknolojilerle, personelin eğitimi ile ilgili tabii ki ama en etkili unsurlardan bir diğeri il bazındaki koordinasyondur. Farklı kurumların farklı yerlere çekmediği, yine aynı hedefe dönük çalıştığı, istihbarat yapısı ile kolluk güçleri ile bütün unsurlarımızın aynı hedefe yönelmesi terörle mücadelemizde en büyük pay sahibi unsurlardan birisi oldu. İnşallah bunun sonuçlarını ülke olarak göreceğiz. Türkiye Yüzyılı huzurun, demokrasinin, kalkınmanın yüz yılı olacak. İnsanlarımızın temel hak ve hürriyetlerini en rahat şekilde yaşadığı ve ekonomimizin hızlı bir şekilde büyüdüğü bir dönem olacak.”
Vatandaşın önceliğinin kendi öncelikleri olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz, “Vatandaşımızın beklentisi neyse bizlerin de mesaimizi ona göre ayarlamamız gerekiyor, bu anlamda en önemli gündemlerimiz arasında ekonomi başta geliyor. Dünyada malum pandemi süreci yaşandı. Küresel finansal krizin etkileri devam ediyor. Bir taraftan da eski dünyada değiliz. Yeni bloklaşmalar oluşuyor, yeni rekabetler oluşuyor. Bir dönem küreselleşme diye bir kavram vardı, liberal bir anlayış vardı. Giderek bundan uzaklaşıldığını görüyoruz. Korumacılık eğilimlerinin arttığını, Çin–ABD rekabeti başta olmak üzere yeni rekabetlerin ortaya çıktığı bir dünyada yaşıyoruz. Bu dünya bulaşıcı hastalıklarla, felaketlerle, afetlerle, jeopolitik gelişmelerle ekonominin de önemli oranda sıkıntı yaşadığı bir dönemde geçiyoruz. Hele bölgemize baktığımızda bu daha da açık, aşağıda Irak yıllardır ne durumda biliyoruz, Suriye’nin ne halde olduğunu biliyoruz. Yetmezmiş gibi şimdi Gazze’de insanlık dışı eylemler dünyanın gözü önünde gerçekleştiriliyor. Kuzeyimizde Ukrayna – Rusya savaşı. Kafkasya’da ve Balkanlarda yaşanan gerilimler, çevremizde ciddi anlamda jeopolitik risklerin de çatışmaların da olduğunu görüyoruz.” dedi.
Yaşanan tüm olumsuz gelişmelere rağmen Türkiye’nin iyi bir performans gösterdiğini ve bunun da temelinde siyasi istikrar ve güven olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz, “İstikrar ve güvenin olmadığı bir ortamda ekonomik gelişme de olmuyor. En son mayıs seçimlerinde ülkemizin siyasi istikrarı ve güveni bir kez daha pekiştirilmiş oldu. Bunu biz çeşitli politika dokümanları da destekledik. 12. Kalkınma Planımızı yaptık, orta vadeli programımızı yaptık, yıllık programımızı ve bütçemizi hazırladık. Politika belirsizliklerini ortadan kaldırdık.” sözlerini dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
“Ekonominin düşmanı belirsizliktir. Yerelde de genelde de. Belirsizliğin olduğu yerde yatırım olmaz, insanlar hareket etmez. Belirsizliği ne kadar azaltırsanız ekonomik gelişmeyi de o ölçüde hızlandırmış oluyorsunuz. Son 20 yılda dünya ekonomisi 3,6 büyümüş yıllık ortalamada. Türkiye ekonomisi 5,4 büyüme kaydetmiştir. Dünyadan 1,8 puan daha hızlı gitmişiz. Bir yıl olsa bu fazla önemli değil denebilir ama 20 yıl bunun olduğunu düşünürseniz, işte asıl farkı oluşturan bu küçük değişiklerdir. 1,8 puan fark 20 yılda çok ciddi bileşik etki ile mesafe açıyor diğer ülkeler ile. Türkiye iyi bir yolda gidiyor, iyi bir performans ortaya koymuş durumda. İhracatımız son 20 yılda 36 milyar dolardan geçen yıl itibari ile 255,8 milyar dolara ulaşmış durumda. Doğu ve Güneydoğu’dan valilerimiz de vardır, bu yüzden o bölgeyi söyleyeyim. Güneydoğunun ihracatı 20 sene önce 600 küsur milyon dolardı. Şimdi ise sadece Gaziantep 10 milyar dolardan fazla ihracat yapıyor. Hakikaten önemli bir mesafe bu. Sadece metropoller değil bütün Türkiye ihracat yapmaya başladı.”
İstihdamın önemli noktalara geldiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz, “2005 yılında, en son TÜİK güncellediği için 2005 yılının verisini kullanmak doğru olur. 19,5 milyon civarındaydı. Geçen yıl itibariyle ise 32 milyona aşağı yukarı gelmiş oldu. Önemli bir yere ulaştı istihdamımız. Son TÜİK açıklamalarına göre de 8,5 gibi bir oranda. Son 11 yılın en düşük seviyesinde. Burada özellikle genç ve kadın istihdamının arttığını görüyoruz, bu da sevindirici. Valilerimizin de bu konuda özel sorumlulukları var, il istihdam kurulları var. Ben her gittiğim ilde iş dünyası ile buluşmaya gayret ediyorum, sohbetler ediyorum. Nereye gittiysem hepsinde ortak bir şikayet vardı. Yeterince eleman bulamıyoruz. Özellikle sanayi ve tarım alanında. Üretken sektörler bunlar. Bazı yerlerde kuyruk oluyor ama asıl üretken sektörlerde, sanayide ve tarımda maalesef sıkıntı yaşıyoruz. Tarımdaki ortalama yaş 55-60 bandına gelmiş durumda. Sanayide çok ciddi iş gücü problemimiz var. Vasıflı ya da vasıfsız, tarımda ve sanayide ciddi bir iş gücü ihtiyacı var. Burada sizlerden ricam, il istihdam kurullarını mümkünse bizzat başkanlık yaparak toplayınız. İş gücü ihtiyacı ile arzı arasındaki dengesizliği gidermemiz lazım. Mesleki eğitim burada çok önemli. Hangi alanlarda açık var, il il bunu ortaya çıkarıp açık olan alanlarda mesleki eğitimler organize ettiğinizde çok büyük katkıları olur diye düşünüyorum.” dedi.
Finansal açıdan da son dönemde önemli gelişmeler sağlandığına işaret eden Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Yılmaz, şunları kaydetti:
“Merkez Bankamızın rezervleri bir dönem 98,5 milyar dolara kadar düşmüştü. Geldiğimiz noktada 140 milyarın üzerine çıkmış durumda. Ciddi anlamda bir rezerv birikimi var. Bütçemizdeki açığı depreme rağmen kontrol altında tutuyoruz ve geçen yılın bütçesi henüz tam çıkmadı ama orta vadeli programda yazılandan daha düşük çıkacak. Bütçe açığımızın milli gelire oranı neredeyse 1 puan daha altında çıkmış olacak. Disiplinli gitmeye, gelirlerimizi ve giderlerimizi dengelemeye çalışıyoruz. Deprem harcamalarının şöyle bir tarafı var, tek seferlik harcama bunlar. 1 yıl ya da 3 yılda yapıp bitireceğiz. Diğer taraftan ise yatırım niteliğinde harcama var. Bünyemizi güçlendiren, şehirlerimizi geleceğe hazırlayan bir harcama. Bunlar hariç baktığımızda Maastricht Kriterleri dediğimiz Avrupa Birliği ile uyumlu bütçe açığı seyrini devam ettiriyoruz. Kamu borç stoğunda dünyada iyi bir noktadayız. Bu anlamda en önemli meselemiz enflasyon. Reel tarafı az önce söyledim, büyümemiz iyi. 2023’te de 4,4 büyümeyi yakalayacağız, dünyanın büyüme hızının düştüğü ve Avrupa’nın sıfır seviyesinde büyüdüğü bir noktada bunu başaracağız. İhracatımız iyi gidiyor, istihdamımız iyi gidiyor, turizm gelirlerimiz geçen yıl 55 milyar doları bulacağız inşallah. Buralarda iyiyiz. Enflasyon tarafında, finansal tarafta ise riskleri azaltıyoruz, risk primimizi düşürüyoruz. Diğer taraftan da enflasyon ile mücadele ediyoruz.”
Enflasyondaki ivme kaybını görmeye başladıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Yılmaz, 2024 yılının ortalarından itibaren yıllık etkinin net şekilde görüleceğinin altını çizdi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz, “İvme kaybı var enflasyonda, aylık bazda geçen yılın ortalama aylık artışı ile son 3-4 ayın ortalama aylık artışını mukayese ettiğimizde 1 puanlık düşüş var. Bu anlamda bir ivme kaybı var enflasyonda. Ama yıllık etkiyi ancak 2024’ün ortalarından sonra göreceğiz. Sebebi şu, geçtiğimiz yaz aylarında çok yüksek çıktı enflasyon oranları. Normalde yazın mevsimsel olarak düşük çıkar, sonbaharda artardı. 2023’te ise yazın daha yüksek çıktı, sonbaharda politikalarımızın etkisi ile ivme kaybetti ama hesabımıza girmiş oldu yazın yaşadığımız artış. Bazdan çıkması için üstüne yıl geçmesi gerekiyor. Dolayısıyla yıllık etkiyi net bir şekilde 2024’ün ortasında göreceğiz. 2026 yılında ise inşallah yeniden tek haneli oranlara ulaşacağız. Bunun planlarını yaptık, adım adım da hayata geçiriyoruz.” ifadelerini kullandı.
İllerdeki haksız fiyatlandırmaların da tespitinin önemine değinen Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Yılmaz, “Makro politikaları hayata geçirirken, il bazında da fiyatların gelişimini izleme ve haksız birtakım uygulamalara müdahale anlamında da sizlerin desteğini ve gözetimini bekliyoruz. Onu da ifade etmek isterim. Ama enflasyonun düşüş eğilimine girdiğini ve kararlı mücadeleye devam edeceğimizi ve tekrar istikrar içinde büyümeye devam edeceğimizi söylemek istiyorum.” diye konuştu.
Konuşmasının devamında valilere yönelik olarak “yönetişim” kavramı üzerinden detaylar veren Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz, illerde yönetim konusunda istişare etmenin önemine değindi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Yılmaz, konuşmasına şöyle devam etti:
“Yönetişim dediğimiz bir kavram var. İllerinizde ortak akıl ile istişare ile hareket etmek çok kıymetlidir. Ben her şeyi bilirim, kimseye bir şey sormaya ihtiyacım yok diyenler kaybetmeye mahkumlardır. Bazen bir çocuktan bile hiç düşünmediğiniz bir konuda fikir alırsınız. Belki siz 50 konuda ondan daha iyi biliyorsunuzdur ama o 1 konuda size çok farklı fikir verebilir. Siz de ondan istifade edersiniz. İstişare bizim medeniyetimizin de kültürümüzün de bir gereği, modern yönetişim anlayışının da bir unsuru, ortak akıl diyorlar. Akılları yan yana koyduğunuzda daha güçlü neticeler ortaya çıkıyor, hata marjını azaltmış oluyorsunuz. Yönetişim kavramı üzerinde durmamız lazım. Yönetişimin bir diğer anlamı da şu, insanları değil süreçleri yönetmeye odaklanmak. İnsanlar üzerinde hükmetmek ve idare etmek değil, işleri ve süreçler idare etmek ve bunu birlikte yapmak gerekir. Elbette bir hiyerarşi olacak, çalışanı olacak ama zihniyet olarak söylüyorum. Aslolan işleri ve süreçleri yönetmektir. İnsanlarla birlikte bunu yapmaktır. Dolayısıyla bu yerelde, ilerinizde istişareye önem vermenizi, bütün kesimlerle iletişim içinde olmanız çok kıymetli diye inanıyorum.”
31 Mart seçimlerinin önemine de değinen Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Yılmaz, demokrasi ile kalkınmanın bir bütün olduğunu ve birbirini destekler nitelikte olduğunu ifade etti. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz, konuşmasını şöyle tamamladı:
“Geçtiğimiz mayıs ayında büyük bir olgunluk içinde seçimlerimizi gerçekleştirdik. Önümüzdeki mart ayında da yerel seçimleri yapacağız. Kalkınma ve demokrasi birbirini tamamlayan unsurlar. Türkiye’de biz bu tecrübeyi yaşadık. Demokrasimiz geliştikçe kalkınıyoruz, kalkınmamız ilerledikçe daha çok demokratikleşiyoruz. Bu anlamda sandık çok kıymetlidir ve bir namustur. Sizlerden beklentimiz seçim güvenliğini ve sandık güvenliğini sağlamanız. Hiç kimsenin iradesine bir başkasının müdahale etmesine imkân vermemeniz. Herkesin özgür iradesiyle tercihi neyse onu sandığa yansıtması gerekiyor. Bunu da gayretle ve titizlikle yapacağınıza yürekten inanıyorum. Seçimler yapılacak, ondan sonra da merkezi idare, yerel idare, sivil toplum, ülkemizin bütün unsurları ile kalkınmaya ve gelişmeye devam edeceğiz. Topyekûn kalkınmayı sağlayacağız. Bunu da 81 ilimizin potansiyelini harekete geçirerek yapacağız. Son mesajım ise şu olsun: Lütfen her biriniz kendi ilinizi farklı yönlerini ve potansiyellerini analiz edip bunlar üzerinden bir kalkınma stratejisi, gelişme stratejisi oluşturun. Başka illere benzemek yerine tamamlayıcı ve farklı unsurum nedir diye bakıp hareket etmek daha önemli. Cenab-ı Allah her ile ve her yöreye bir üstünlük vermiştir. Biz bunu bazen görür bazen göremeyiz. İnsanda olduğu gibi, her insanda nasıl farklı bir eğilim varsa ve onu esas alarak yönlendirmemiz gerekiyorsa iller ve yöreler de böyledir. Farklılığını iyi yakalayıp nerelerde farklı olduğunu, onlar üzerinden bir mukayeseli üstünlükleri yakalayıp il gelişme stratejisi kurul illerinizi Türkiye Yüzyılı’nda Türkiye’nin kalkınma sürecine en üst düzeyde katkı vereceğinize yürekten inanıyorum.”
1. Oturuma; Adalet Bakanı Sayın Yılmaz Tunç, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Sayın Mahinur Özdemir Göktaş, Milli Savunma Bakanı Sayın Yaşar Güler, Tarım ve Orman Bakanı Sayın İbrahim Yumaklı katıldı.
2. Oturuma; Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek, Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Mehmet Nuri Ersoy, Mili Eğitim Bakanı Sayın Yusuf Tekin, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Sayın Mehmet Fatih Kacır katıldı.
3. Oturuma; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Vedat Işıkhan, Gençlik ve Spor Bakanı Sayın Osman Aşkın Bak, Ticaret Bakanı Sayın Ömer Bolat, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Sayın Abdulkadir Uraloğlu katıldı.En güncel Uşak haberleri , Uşak haber sitesi olan 64ajans.com yer alır. Güncel Uşak haberleri okumak için web sitemizi takipte kalın. Ayrıca bizlere sosyal medya adreslerimizden ulaşabilirsiniz.
EKONOMİ
22 Kasım 2024EKONOMİ
22 Kasım 2024EKONOMİ
22 Kasım 2024EKONOMİ
22 Kasım 2024EKONOMİ
22 Kasım 2024