ÇOCUKLARDA KAYGI VE BAŞ ETME YOLLARI Kaygı; kişinin tehdit edici bir duruma karşı verdiği ruhsal ve bedensel tepkidir. Aynı zamanda genetik ve çevresel faktörlerin birleşimidir. Temel özelliği, kişinin engellenemeyen düşüncelere karşı aşırı endişe, evham içinde olmasıdır. Özellikle içinde bulunduğumuz bu zor günlerde kişilerin kaygı düzeylerinde bir artış görülmektedir. Tüm dünyayı etkisi altına alan korona virüs salgını nedeniyle sağlığımızı koruma amacıyla yaptığımız davranışlar endişeye sebep oldu. Geçtiğimiz, dokunduğumuz yerlerde virüs olma ihtimali kaygı düzeyimizi artırdı. Bu durum yetişkinlerde olduğu kadar çocuklarda da kaygı düzeyinin artmasına neden oldu. Kaygının en önemli nedenlerinden birisi kendisine ya da yakın çevresine zarar gelme korkusudur. Bu duruma sürekli evde kalmak, okula gitmemek, sosyalleşmemek ve evdeki ebeveynlerin de kaygıları eklenince çocuklar için bu durumla baş etmesi daha güç bir hal almaktadır.
Çocuklar yaşadıkları kaygıyı bazen sözel olarak bazen vücut diliyle ifade ederler. Ancak yetişkinler kadar bu durumu kolay anlayıp belirtemezler. Dolayısıyla çocuğunuzu iyi gözlemlemeniz gerekir. Bazı fiziksel ve davranışsal belirtiler gösterebilirler. Bunlardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz; Eğer uykusunda bir düzensizlik başladıysa (geceleri uyanma, uykuya dalmakta zorluk ve sabah buna bağlı olarak yorgun uyanma), iştahıyla ilgili sorunlar ortaya çıkmaya başladıysa, dikkat dağınıklığı ve odaklanma problemi başladıysa sık sık öfkeleniyorsa, içekapanmaya başladıysa, sürekli ağlıyorsa, hareketliliği artmışsa, sık sık sizden ayrılmak sizi kaybetmekle ilgili korkuları varsa ya da baş ağrısı, karın ağrısı, göğüs ağrısı, terleme, bulantı, kalp atış hızında farklılıklar görülmesi gibi bazı fiziksel belirtiler gösteriyorsa çocukta bir kaygı başladığını düşünebiliriz. Çocukların yaşlarına göre de bu belirtiler değişiklik gösterebilir; örneğin, çocuğun tuvalet alışkanlığı varsa tekrar altına kaçırmaya başlayabilir, bebeksi konuşmaya başlayabilir yani bir önceki gelişim dönemine ait davranışları yapmaya başlar. Bu durum küçük çocuklarda kaygının bir belirtisi olabilir.
Kaygıyı nasıl yöneteceğimizi anlamak ve çocuğa o şekilde davranmak önemli. Belirsizlik kaygıyı artıran en büyük etkenlerden birisidir. Dolayısıyla, ilk olarak her çocuğa gelişimine, yaşına uygun olarak bilgi vermek gerekir. Öncelikle onları dinlemek, ne öğrenmek, ne bilmek istediklerini anlamak yardımcı olacaktır. Çocukların kaygı düzeylerini azaltmaya çalışırken, onlara abartılı güvenceler vermemek gerekir. Aynı şekilde, çocuğun kaygısını geçiştirmek, küçümsemek, abarttığını söylemek gibi davranışlarda kaygıyı azaltmayacaktır. Bunların yerine, onu anladığınızı bazı durumlarda endişe duymasının normal olduğunu ama yanında olduğunuzu ve bununla nasıl baş edebileceğinizi birlikte bulabileceğinizi söylemek, kaygıları hakkında konuşmak daha rahatlatıcı bir etki yaratacaktır. Kaygılanmasının normal olduğunu, kaygı duymanın kötü bir şey olmadığını, kaygılandığı zaman etraftan yargılanmayacağını anlatmaya çalışın. Kaygı aslında bizim için bir koruma mekanizmasıdır. Bir tehlike olduğunu farketmemizi sağlayan sinyallere benzetebiliriz. Çocuklarınıza kaygının bizi korumaya yardım ettiğini ve herkesin bunu yaşadığını anlatın. Tehlikeyi farkedip, bununla baş etmek için çeşitli çözüm yolları aramamıza yardımcı olan bir alarmdır. Örneğin, gireceği sınav yüzünden kaygılanan bir çocuk daha çok ders çalışma eğilimi gösterebilir. Ya da verimliliği nasıl artıracağına dair çözüm yolları arayabilir. Burada ebeveynin görevi kaygısının altında yatan nedeni bulmak ve buna dair çocuğa yol gösterici olmaktır. Bu süreçte çocuğa bir hobi bulmak, yapmayı sevdiği bir etkinlikte destekleyici olmak, nefes egzersizleri yapmasına yardımcı olmak, sakinleştirici müzik dinlemek ve arkadaşlarıyla olan ilişkilerini artırmaya çalışmak da çok büyük yardım sağlayacaktır.
Çocuklar, yetişkinlere göre duygularını ifade etmekte zorlanabilirler. Bu yüzden onu anlamak ve duygularıyla baş edebilmesini sağlamak için çocuğunuzla birlikte resim yapabilirsiniz. Yaptığı resimlerden ne hissediyor, şu andan ne anlıyor bunu anlamaya ve bu resimler üzerinden onunla konuşmaya çalışın. Kaygıya neden olan duygunun konuşulması mutlaka kaygısının bir nebze azalmasını sağlayacaktır. Çocuğunuzla birlikte hayal kurmak da kaygıyı azaltan etkenlerden birisidir. Yapmaktan hoşlandığı şeylerin, sevdiği aktivitelerin ve ortamların hayalini kurması bu anlamda size yardımcı olacaktır.
Son olarak, çocuklarda kaygı bozukluğu en sık rastlanan ruhsal bozukluklardan birisidir. Çocuğun günlük hayatını ve işlevselliğini etkilemeye başladıysa en önemlisi farkedilen bu belirtilerin nedeninde biyolojik olarak bir sorun yoksa yani tamamen psikolojik açıdan bu belirtileri gösteriyorsa, uzun süreli ve aşamadığınız bir sorun haline geldiyse mutlaka bir profesyonel destek almalısınız. En güncel Uşak haberleri , Uşak haber sitesi olan 64ajans.com yer alır. Güncel Uşak haberleri okumak için web sitemizi takipte kalın. Ayrıca bizlere sosyal medya adreslerimizden ulaşabilirsiniz.
PSİKOLOG ŞEVVAL CİNBAŞ
EKONOMİ
26 Aralık 2024EKONOMİ
26 Aralık 2024EKONOMİ
26 Aralık 2024EKONOMİ
26 Aralık 2024EKONOMİ
26 Aralık 2024