Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, “Böylesine zorlu bir dönemde Türkiye, salgının olumsuz etkileriyle mücadelede son derece başarılı oldu. Ekonomilerin derinden sarsıldığı 2020 yılında, yüzde 1,8’lik bir büyüme kaydederek, OECD ve G-20 ülkeleri arasında bu başarıyı elde edebilen birkaç ülkeden birisi olduk” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından basın açıklaması yaptı.
Toplantıda ele alınan konulara dair açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
“Son Kabine toplantımızdan bu yana ülkemiz ve milletimiz için çok önemli programlar icra ettik, açılışlar gerçekleştirdik, temeller attık, görüşmeler ve ziyaretler yaptık. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde ve İstanbul’daki Çalışma Ofisimizde Rusya Devlet Başkanı Sayın Putin, Almanya Şansölyesi Merkel, Avrupa Birliği Konsey Başkan Michel, Irak Başbakanı Kazımi, İngiltere Başbakanı Johnson, Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski’nin de aralarında bulunduğu çok sayıda ülke yöneticisiyle telefon görüşmeleri gerçekleştirdik. Bu temaslarda ülkelerimiz arasındaki ikili ilişkiler ve bölgesel sorunlar hakkında fikir teatisinde bulunduk.
Tokyo Olimpiyatları’nda madalya kazanan sporcularımız, çalıştırıcıları ve aileleriyle 23 Ağustos’ta bir araya gelerek kendilerini ülkemiz ve milletimiz adına bir kez daha tebrik ettik. Bu olimpiyatlarda Türkiye iki altın, iki gümüş ve dokuz bronz ile toplamda 23 madalya kazanarak tarihinin en büyük başarısını elde etmiştir. Sporcularımızın bu başarısının gençlerimizin azmini ve heyecanını artırarak daha büyük zaferlerin yolunu açtığına inanıyorum.
Türkiye Belediyeler Birliği’nin düzenlediği Genç Dostu Şehirler Kongre ve Sergisi’nde de ülkemizin dört bir yanından gelen on binlerce gencimizle kucaklaştık. Bu tür programların gençlerimizin yaşadıkları şehirlerin mimarisinden kültürel dokusuna, spor altyapısından yeşiline kadar tüm boyutlarıyla yakından ilgilenmelerine vesile olduğuna inanıyorum. İnşallah gençlerimizle birlikte her bakımdan daha güzel, daha temiz, daha estetik, daha yaşanabilir şehirler inşa etmeyi sürdüreceğiz.
Yine gençlerimizle hasret giderdiğimiz bir diğer programı da Ahlat’ta ve Malazgirt’te icra ettik. Malazgirt Zaferi’nin 950. yıldönümü vesilesiyle önce 25 Ağustos’ta Anadolu’nun batıya açılan penceresi Ahlat’taki çeşitli etkinliklerde gençlerimizle bir araya geldik. Bilindiği gibi Ahlat’ın tarihimizdeki önemine binaen buradan Van Gölü kıyısında da bir Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ni ülkemize kazandırdık. Milletlerin sembolleriyle yaşadığı gerçeğine uygun şekilde bu külliyenin asırlar boyunca Anadolu’nun vatanımız hâline dönüşmesi mücadelesinin sembolü olarak nesillerden nesillere aktarılacağına inanıyorum.
Uzunca süredir düzenli olarak katıldığımız Malazgirt Zaferi’nin yıldönümü törenlerini de bu yıl 26 Ağustos’ta yine büyük bir coşkuyla gerçekleştirdik.
Ertesi gün tarihimizin bir diğer önemli coğrafyasında, Balkanlar’daydık. Bosna Hersek’e 27 Ağustos’ta, Karadağ’a 28 Ağustos’ta yaptığımız ziyaretlerde ise ikili ilişkilerimizden Balkanlar’ın geleceğine kadar pek çok hususu muhataplarımızla ele alma fırsatı bulduk.
Gerek 25 Ağustos, gerek 26 Ağustos’ta Cumhur İttifakı’nın iki tarafı olarak buralarda bulunmamız aramızdaki dayanışmanın, aramızdaki birliğin, beraberliğin özellikle tabanın da kaynaşmasına vesile olacağı için çok çok bunu önemsiyorum.
Bu ziyaretlerde oralarda yaşayan kardeşlerimizin bize gösterdikleri samimi sevgi, Balkanlar’la kalbimizin hâlen birlikte çarptığının ifadesidir.
Türkiye’nin savunma sanayindeki önemli dönüm noktalarından biri olan Taarruzi İnsansız Hava Aracımız Akıncı’nın ordumuza teslim törenini 29 Ağustos’ta Çorlu’da yaptık. Kendi sınıfında dünyanın en iyilerinden olan Akıncı sayesinde bu teknolojiye sahip aracı üretebilen üç ülkeden biri hâline geldik. Dünyada ve bölgemizde yaşanan gelişmeler, savunma sanayinde kat ettiğimiz mesafenin önemini tekrar tekrar ortaya koymaktadır. İnşallah hâlen devam eden projelerimizi de hızla neticelendirerek ülkemizi savunma sanayinde en üst lige çıkarmakta kararlıyız.
Zaferler ayı olan Ağustos’un son günlerinin de her biri gibi 30 Ağustos gününü de dolu dolu geçirdik. Bu yıl 99. yıldönümüne ulaştığımız 30 Ağustos Zafer Bayramı törenlerinin ardından Millî Savunma Bakanlığımızın, Genelkurmay Başkanlığımızın, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanlığımızın ortak yönetim merkezi olan Ay Yıldız Projesi’nin temelini attık. Ay Yıldız Projemizle ordumuzu tek çatı altında yönetebileceğimiz, en son teknolojiyle donatılacak ve çevre hassasiyetiyle de öne çıkacak dünyanın en modern savunma merkezlerinden birine sahip olmuş olacağız. İnşallah bu projeyi 19 Mayıs 2023 tarihinde ordumuzun ve milletimizin hizmetine sunmayı hedefliyoruz.
Bu temel atma töreninin ardından Millî Savunma Üniversitemize bağlı Kara Harp Okulumuzun diploma törenine katıldık. Millî Savunma Üniversitemizi 15 Temmuz’un özellikle hemen ardından yeniden yapılandırmıştık. Hamdolsun üniversitemiz beş yıl gibi kısa bir sürede ordumuzun insan kaynağı ihtiyacını istenilen standartlara ve sayılara uygun şekilde karşılayacak seviyeye gelmiştir. Eğitimlerini tamamlayarak sınıf okullarına devam etmeyi hak kazanan karacı teğmenlerimizi bir kez de buradan temin ediyorum.
Ertesi gün de İstanbul’da Deniz ve Hava Harp Okullarımızın mezuniyet töreninde genç teğmenlerimizin ve ailelerinin sevinçlerine ortak olduk. Denizci ve havacı teğmenlerimize de görev yerlerinde başarılar diliyorum.
Bu sene adli yılı inşası tamamlanan yeni Yargıtay binamızda açtık. Yargıtay, altı farklı yere dağılmış binalarında hizmet vermeye çalışan bir kurum hâline gelmişti. Sadece bugünün değil geleceğin de ihtiyacını karşılayacak şekilde inşa ettiğimiz 10 bloktan oluşan yeni Yargıtay binasının burada görev yapan hâkim ve savcılarımızın hizmet kalitesini de artıracağına inanıyorum. Geçmişte vesayetten FETÖ’ye kadar üzerine düşen nice gölgelerin tartışması altında kalan yargımızın, artık milletimizin kendisinden beklediği bağımsız ve tarafsız duruşunu her geçen yıl güçlendirdiğini görüyoruz. Önümüzdeki süreçte de yeni reformlarla yargıya verdiğimiz desteği sürdüreceğiz.
Adli yıl açılışının hemen ardından Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademimizin yeni binalarının açılışı ile mezunlarının diploma törenine de iştirak ettik. Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademimizi tamamlayan subay ve astsubaylarımıza da görevlerinde başarılar diliyorum.
Millî Eğitim Bakanlığımızın 20 bin yeni öğretmen atama törenini 3 Eylül’de İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde icra ettik. Ataması yapılan öğretmenlerimizin her birini tebrik ediyor, görev yerlerinde kendilerine başarılar diliyorum.
Bu törenin hemen ardından da yangın ve sel afetlerine maruz kalan şehirlerimize yapacağımızı ilan ettiğimiz ziyaretlerimizin ilkini gerçekleştirmek üzere Rize’ye hareket ettik. Rize ziyaretimizde sel felaketinin ardından yapılan çalışmalarla ilgili bilgi almanın yanında inşası tamamlanan eserlerin açılış ve yeni başlanacak projelerin temel atma törenlerine de iştirak ettik.
İlk olarak Avrupa’dan gelip Orta Asya’ya uzanan Kafkasya Koridoru ile Rize-Mardin hattındaki kuzey-güney ulaşım koridorunun en önemli güzergâhlarından birinin üzerinde yer alan İyidere-İkizdere Yolu ile Hurmalık Tünellerini hizmete açtık. Bölge ekonomisinin canlanmasına önemli katkıları olacak bu yolun tünellerin bir kez daha ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.
Cumartesi günü de Rize için dağın ardı ile önünün buluşması anlamını taşıyan Salarha Tüneli’nin açılışı ile merkezdeki kentsel dönüşüm projesinin temel atma töreninde hemşerilerimizle bir araya geldik.
Ardından da üniversitemize giderek hem Diş Hekimliği Fakültemizin yeni binasının açılışını yaptık, hem de üniversitenin kurucular kurulu ile bir araya gelerek yürütülen çalışmaları ve projeleri konuştuk.
Bugün de güne İstanbul’da 2021-2022 eğitim öğretim yılının açılış töreniyle başladık. Burada bir kez daha yeni eğitim öğretim yılının öğrencilerimize, öğretmenlerimize, velilerimize, ülkemize ve milletimize hayırlara vesile olmasını diliyorum. Sultanahmet Meslek Lisesi’nde böyle bir açılışı gerçekleştirmek gerçekten bizlere tarihten bugüne ve geleceğe yönelik adeta bir buluşmayı da hamdolsun yaşattı.
Biraz önce tamamladığımız Kabine Toplantımızda da salgından güvenliğe, afetlerden yeni turizm sezonuna gündemimizdeki hususları etraflıca istişare ettik, değerlendirdik. Görüldüğü ülkemiz ve milletimiz için gece gündüz çalışıyor, eser ve hizmet siyasetimizin ürünü projeleri, yatırımları, icraatları adım adım hayata geçiriyoruz.
Rabbim bu ülkenin ve milletin geleceği için çalışan, koşturan, terleyen üreten, tuğla üstüne tuğla koyan herkesten razı olsun diyorum. İnşallah 2023 hedeflerimize ulaşarak tüm bu gayretleri taçlandıracak, ülkemizi hak ettiği seviyeye çıkartacağız.
Salgınla mücadelemizin sürdüğü bir dönemde üst üste yaşadığımız afetlerin yol açtığı can ve mal kayıplarının da acısını hissettik. Antalya ve Muğla başta olmak üzere güney sahillerimizde etkili olan tarihimizin en büyük orman yangınlarında ağaçların yanı sıra evler, ahırlar, hayvanlar, seralar, etkili alanlar da tahrip oldu. Bu yangınlarda hayatını kaybeden vatandaşlarımızı ve ormancılarımızı bir kez daha rahmetle yâd ediyorum. Yangınların söndürülmesinin hemen ardından zararların telafisi, tamamen kullanılamaz hâle gelen ev ve tarımsal yapıların inşası çalışmaları başladı. Şimdiden tamamlanıp teslim edilen evler var. Amacımız bir yıla kadar yeniden inşa edilecek yapıları bitirip hak sahiplerine teslim etmektir.
Kastamonu’nun Bozkurt, İnebolu, Küre, Pınarbaşı ve Azdavay, Sinop’un Ayancık, Bartın’ın Ulus ilçelerinde ve bağlı köylerinde çok ciddi can kayıplarına ve yıkımlara yol açan sel felaketinin izlerini silme çabaları sürüyor. Hayatını kaybeden 82 vatandaşımıza bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum. Hâlen kayıp olan 15 vatandaşımızı arama çalışmaları devam ediyor. Bir süre önce Rize ve Artvin’de de sel baskınları yaşanmıştı, ancak özellikle Kastamonu ve Sinop’taki durum gerçekten eşi benzeri görülmemiş bir benzeri olay yok, ama böyle bir afeti, manzarayı yaşadık. Mesela Bozkurt’ta ilçeye normalde bir yılda yağan yağış sadece iki günde düştü. Bu olağanüstü durum yüksekliği 5 metreyi bulan sel baskınlarının ortaya çıkmasına neden oldu. Sel bittiğinde mesela Bozkurt ilçemizde geride yüksekliği 4,5 ile 7 metre arasında olan toprak, taş, ağaç karışımı bir rüsubat kaldı. Yaşanan felaketle mücadele için tüm bakanlıklarımızın, kurumlarımızın, belediyelerimizin, sivil toplum kuruluşlarımızın imkânlarını seferber ettik. Helikopterler, iş makineleri, botlar, itfaiye araçları, 10 binin üzerinde personel ve ihtiyaç duyulan her türlü araç, gereçle felaket bölgelerine adeta çıkarma yaptık. Bu süreçte 1345 afetzedeyi helikopterlerle, 501 afetzedeyi botlarla tahliye ettik. Avrupa ülkelerinde yaşanan sel felaketlerinin ardından aylarca kaldırılamayan atıkları birkaç hafta içinde önemli ölçüde temizledik, aylarca yeniden işler hâline getirilemeyen alt yapıyı bir haftaya kalmadan ayağa kaldırdık. Vatandaşlarımızın çoğunun sel baskınının ardından bir daha asla eski günlerine geri dönebileceğine ihtimal vermedikleri binaları, sokakları, caddeleri, devlet-millet iş birliğiyle kısa sürede tekrar yaşanır hâle getirdik. Sadece Bozkurt ilçemizden çıkartılan rüsubat miktarı 20 bin kamyonu geçmiştir. Afet gününden beri üç beş günlük istisnalar dışında bölgeden ayrılmayan sağ olsun bakanlarımız vardı.
İçişleri Bakanımız, Çevre ve Şehircilik Bakanımız, Ulaştırma ve Altyapı Bakanımız, ihtiyaca göre diğer bakanlarımız, afet bölgesine adeta kamp kurmuştur. Yıkımlar, zararlar, sıkıntılar, yerinde tespit edilmiş ve süratle çözüme kavuşturulmuştur. Kapalı yolların önemli bir bölümü tamir edilerek veya servis hatları kurularak ulaşıma açılmıştır. Su ve elektrik alt yapısı neredeyse tamamen çalışır hâle getirilmiştir. Yardımların temini ve dağıtımı AFAD tarafından koordine edilmektedir. Tamamlanan tespitlere göre bu üç ilimizde vatandaşlarımızın 509 milyon liralık zararı ortaya çıkmıştır. Bugüne kadar afet bölgesine 287 milyon ödenek aktarılmıştır. Son afetler için düzenlenen yardım kampanyasında toplanan meblağda 345 milyon lirayı bulmuştur. Afet bölgesinde yıkılan veya yıkılması gereken 1000’in üzerinde bağımsız bölüm vardır. Selde ürünü, mahsulü veya araç gereci zarar gören çiftçilerimizin sayısı 3800 civarındadır. Tüm bunlarla ilgili süreçler devam ediyor. Hiçbir vatandaşımızı mağdur etmeden bu felaketin izlerini silmekte kararlıyız.
Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’nin getirdiği hızlı, etkin ve yapıcı yönetimin avantajları afet dönemlerinde çok daha iyi görülmüştür. Temel gıda maddelerinden barınmaya, enerjiden iletişime kadar insanımızın her ihtiyacı, her talebi anında karşılanmıştır. Hasar tespitleri süratle yapılarak hemen proje ve inşa safhalarına geçilmiştir. Sel bölgelerinde yıkılan evlerin ve iş yerlerinin tamamını bir yıla kadar teslim etmeyi planlıyoruz. Hatta sokak hayvanlarına kadar felaket bölgesindeki tüm canlıların ihtiyaçları düşünülmüş, gereken mekanizmalar kurulmuştur. Yaşadığımız yangın ve sel olayları bize ülkemizin afetlere karşı daima en üst seviyede hazır bulunmasının ne kadar önemli olduğunu göstermiştir. Bilim insanlarının sürekli dikkat çektiği büyük depremlere karşı hazırlıklarımızı titizlikle yürütürken, diğer afetler hususunda da önemli bir kabiliyet kazandığımızı memnuniyetle görüyoruz. Afetlerin ortaya çıkmasının tamamen engellemek insan idaresini aşıyor. Ama afetlerde yaşanacak hasarların azaltılmasını, can kayıplarının en aza indirilmesini, afet sonrasında hızlı bir toparlanmanın sağlanmasını temin edecek sistemi kurmak bizim elimizdedir. Türkiye gerçekten kapsamlı ve işler afet müdahale planına sahiptir. Bu plan yaşanan her tecrübeyle özellikle geliştirilmekte, yaygınlaştırılmakta, genişletilmektedir.
Son dönemde yaşanan afetlere geçmişe göre daha hızlı ve etkin müdahalede bulunmayı elimizdeki plana borçluyuz. Buradan özel sektör dâhil, tüm kurumlarımızı ve vatandaşlarımızı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığımız AFAD’ın yönergelerine göre afet planlarını gözden geçirmeye, eksiklerini tamamlamaya davet ediyorum. Rabbimden ülkemizi ve milletimizi deprem, sel, yangın, heyelan gibi her türlü afetten, kazadan, beladan muhafaza eylemesini diliyorum.
Geçtiğimiz sene dünya her türlü ekonomik ve sosyal düzenin test edildiği oldukça zorlu bir dönem yaşadı. Pek çok ülke mevcut imkânları çerçevesinde krizin etkilerini azaltmak için görülmemiş ölçülerde genişleyici politikalara yöneldi. Buna rağmen küresel ekonomide küçülmenin önüne geçilemedi. Böylesine zorlu bir dönem de Türkiye salgının olumsuz etkileriyle mücadelede son derece başarılı oldu. Ekonomilerin derinden sarsıldığı 2020 yılında yüzde 1,8’lik bir büyüme kaydederek OECD ve G-20 ülkeleri arasında bu başarıyı elde edebilen birkaç ülkeden birisi olduk. Bu gelişmede salgın tedbirlerinin ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerini hafifletmek amacıyla uyguladığımız kararlı ve etkin politikalar ile büyümeyi destekleyici adımlar önemli rol oynadı. Türkiye ekonomisi küresel krizden bu yana iç ve dış konjonktürde yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen kesintisiz büyümesini sürdürdü. Bu senenin ilk yarısında da güçlü büyüme devam etti. Yılın ilk çeyreğinde yıllık yüzde 7,2 ve ikinci çeyreğinde yüzde 21,7 oranında bir büyüme rakamına ulaştık. Bunu başararak, buna ulaşarak Türkiye dünyada İngiltere’den sonra ikinci sırada yer aldı.
Sanayi üretimi güçlü ihracatın da desteğiyle çarpıcı bir şekilde artarak büyümenin sürükleyici gücü hâline geldi. İkinci çeyrek performansımızda iç talepteki güçlü görünümün yanı sıra, dış talebin 6,9 puanlık katkısı da belirleyici oldu. Özellikle bu dönemde sabit sermaye yatırımlarımızın yüzde 20,3 oranında büyümesi oldukça sevindiricidir.
Bir diğer olumlu gelişme ise, makine teçhizat yatırımlarımızın 2019 yılının üçüncü çeyreğinden bu yana yedi çeyrektir büyümeye devam etmesidir. Hiç kuşkusuz bu yatırımlar üretim kapasitemizi ve büyüme potansiyelimizi daha da artıracaktır.
Bu yılın büyüme performansı açısından dikkat çekici bir diğer özelliği de, yüksek büyüme oranını düşük bir cari açıkla gerçekleştirecek olmamızdır. İhracatımız rekorlar kırmaya devam ediyor. Ağustos itibariyle yıllık ihracatımız 207 milyar doları aştı. Dünya ihracatından aldığımız pay da artıyor.
Salgın nedeniyle tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de zayıflayan turizm sektörü hızlı bir toparlanma sürecine girdi. Seyahat gelirleri bu yılın Haziran itibariyle yıllık yüzde 31 oranında artarak cari dengenin iyileşmesine önemli katkı sağladı. Cari işlemler açığımız yılın ilk yarısında geçen yılın aynı dönemine göre 7,6 milyar dolar azalarak 13,6 milyar dolar seviyesine geriledi.
Uluslararası rezervlerimiz de belirgin bir şekilde artıyor. Geçen seneyi 93,3 milyar dolarla kapattığımız döviz rezervlerimiz, özellikle muhalefetin ana muhalefetiyle diğerlerinin, hepsinin buraya çok dikkat etmesi lazım; 27 Ağustos itibariyle 118 milyar doları aşmış durumdadır. Salgın döneminde tüm dünyada olduğu gibi iş gücü piyasamız da olumsuz etkiledi. Ancak iş gücü piyasalarında da kısa zamanda bir toparlanmaya şahit olduk. Öyle ki bu yılın ilk yarısında sağlanan istihdam artışı 1,5 milyon kişiye çıkarak salgın öncesi seviyeleri bile aşmıştır.
Ekonomimizin en önemli sorunlarından birinin enflasyon olduğunu biliyoruz, inşallah bu meselenin de üstesinden geliyoruz. Salgınla birlikte yeniden şekillenmeye başlayan küresel ekonomik düzende ülkemizi sürekli daha üst sıralama taşımanın gayretindeyiz. Bu amaçla programlarımızı, hedeflerimizi sürekli güncelliyoruz. Önümüzdeki üç senenin ekonomideki yol haritasını içeren orta vadeli programımızı Resmî Gazete’de dün yayınladık. Makroekonomik politikaları, temel ilkeleri, hedef ve gösterge niteliğindeki ekonomik büyüklükleri bu politika belgesiyle ortaya koyduk. Program, Hazine ve Maliye Bakanlığımız ile Bütçe ve Strateji Başkanlığımız tarafından hazırlandı. Bu süreçte ilgili tüm bakanlıklarımız, kurum ve kuruluşlarımız da iş birliği içinde çalıştılar, öncelikleri hep birlikte belirledik. Programda temel amacımız; yüksek katma değerli üretimi önceleyerek ülkemizin büyüme potansiyelini artıracak politikalara hız vermektir. Özel sektör öncülüğünde dayanıklı bir büyüme için makroekonomik istikrarı güçlendirerek ekonomide şeffaflığı, öngörülebilirliği, rekabetçiliği ve verimliliği artıracak bir dizi politikayı hayata geçireceğiz.
Nitelikli istihdamı oluşturan, enflasyon ve cari açık üretmeyen, yeşil dönüşümü dikkate alan, istikrarlı, dengeli, gelir dağılımı adaletini gözeten bir büyüme yapısını tesis edeceğiz. Büyümenin finansmanını ise ağırlıklı olarak yurt içi tasarruflar ve doğrudan uluslararası yatırımlarla yapmayı planlıyoruz.
Küresel değer zincirlerindeki değişimleri dijital ve yeşil dönüşüm alanlarındaki eğilimleri de bu süreçte dikkate alıyoruz. Uluslararası arenada rekabet gücü yüksek ve istihdam potansiyeli barındıran sektörleri destekleyerek cari işlemler dengesinde kalıcı ve sürdürülebilir bir iyileşmeyi de sağlayacağız.
Program dönemi boyunca para ve maliye politikalarının eşgüdümünü güçlendirmek, mal ve hizmet piyasalarında verimliliği artırmak suretiyle enflasyonun kalıcı olarak tek haneli seviyelere inmesini hedefliyoruz.
Mali disiplinin sürdürülmesi olmazsa olmazlarımızdandır. Bunu bir defa herkes böyle bilecek.
Büyüme, Türkiye’nin hedeflerine ulaşmasının temel şartıdır. Bu yılı dengeli bir iç ve dış talep kompozisyonunun katkısıyla yüzde 9 civarında bir büyümeyle kapatmayı ümit ediyoruz. Program dönemi boyunca Program dönemi boyunca ekonominin yıllık ortalama yüzde 5,3 oranında büyümesini öngörüyoruz. Millî gelirimizi bu yıl 800 milyar doların üzerine, program dönemi sonunda da 1 trilyon dolar seviyesine taşıyacağız. Bu büyümenin kaliteli, kapsayıcı ve sürdürülebilir olması için makroekonomik dengeleri gözeten ve yapısal reformlarla desteklenen bir kalkınma modeli uygulayacağız.
Bu kapsamda ekonominin motoru olan sanayi sektöründe teknoloji seviyesi yüksek sabit sermaye yatırımlarını ve doğrudan yabancı yatırımları özendireceğiz.
Özellikle yatırım teşvik sistemini sadeleştirmeye devam edecek, yenilikçi üretime yönelen öz sermaye ağırlıklı gerçekleştirilen ve bölgesel kümelenme öncelikleriyle uyumlu yatırımları münhasıran destekleyeceğiz.
Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı’nı sürdürerek desteklenen projeler için yenilikçi finansman modelleri geliştireceğiz.
KOBİ’lerin modern teknolojilerle çalışma kapasitelerini geliştirip salgın sonrası döneme uyumlarını hızlandırmak için KOBİ’lerin dijital dönüşüm projelerine daha çok katkı sağlayacağız.
Özellikle yeşil dönüşüm alanında da iddialı politikalarımız bulunuyor. Yeşil Mutabakat Eylem Planı’nda yer alan hedefler doğrultusunda gereken adımları atacağız. Geri dönüşüm teknolojileri başta olmak üzere verimliliği artıran ve sera gazı emisyon artışını sınırlayan yatırımlara daha çok destek vereceğiz. Böylece uluslararası ticaret alanında iklim değişikliği politikalarıyla uyumlu şekilde ihracatımızın rekabet gücünü de artıracağız.
Program dönemi boyunca istihdamın yıllık ortalama 1 milyon 170 bin kişi artmasını ve iş gücüne katılım oranlarındaki artışa rağmen işsizlik oranının kademeli olarak gerilemesini de hedefliyoruz. Her zaman altını çizdiğim gibi, biz gücümüzü genç ve nitelikli insan kaynağımızdan alıyoruz. Evlatlarımızın istihdamını artırmak ve yeteneklerini geliştirmek bizim en temel önceliklerimiz arasındadır. Eğitim, istihdam, üretim ilişkisini güçlendirmek için sektör iş birliklerini artıracağız. Reel sektörün ihtiyaç duyduğu kalfa ve usta talebini karşılamak üzere meslek eğitim merkezlerini güçlendirecek, yaygınlaştıracak ve kazanılan yeteneklerin belgelendirilmesini de sağlayacağız.
Ülkemizin beşeri sermayesini güçlendirmek için okullar arası başarı farklarını azaltarak ve okul öncesi eğitimi yaygınlaştırarak eğitimde fırsat eşitliğini tahkim edeceğiz.
Kadınların ekonomi hayata etkin katılımı için iş kurma ve geliştirme süreçlerini kolaylaştıracak elektronik ticaret platformlarındaki faaliyetlerini teşvik edeceğiz. İş ve aile hayatını uyumlu hâle getirerek işgücüne katılımı teşvik etmek amacıyla kaliteli, ekonomik ve kolay erişilebilir çocuk, engelli ve yaşlı bakım imkânlarını yaygınlaştıracağız.
Enflasyon hedeflemesi uygulamasına devam ederek arz yönlü ve yapısal sorun alanlarına odaklanacağız.
Enerji piyasaları başta olmak üzere şeffaflık ve rekabet odaklı uygulamaları genişleteceğiz.
Gıda arz güvenliğini sağlamak amacıyla tarım arazilerinin korunması ve etkin kullanımı çalışmalarına ağırlık verecek, ekilebilir ve sulanabilir alanların artırılması için yatırımları hızlandıracağız.
Tohum, gübre, yem, ilaç ve mazot gibi girdi maliyetlerinin yanı sıra çiftçilerimizin finansman yükünü hafifletici ve teknoloji odaklı dönüşümü sağlayıcı programları uygulamaya koyacağız. Tarım-sanayi entegrasyonunu sağlamak amacıyla sözleşmeli tarım mekanizmalarını geliştireceğiz.
Orta Vadeli Program’la ödemeler dengesi tarafında da bir dizi kritik politikayı hayata geçiriyoruz. Program dönemi boyunca ihracattaki artışın devam etmesini bekliyoruz. İhracatın 2021 yılında 211 milyar dolar, program dönemi sonunda ise 250 milyar doları aşacağını tahmin ediyoruz.
Seyahat gelirlerinin bu yılki 17 milyar dolar seviyesinden 33 milyar dolar seviyesine çıkmasını bekliyoruz.
Cari işlemler açığının millî gelire oranının program sonunda yüzde 1 seviyesine gerilemesini öngörüyoruz. Bunun için Gümrük Birliği başta olmak üzere mevcut tercihli ticaret ve serbest ticaret anlaşmalarının güncellenmesini sağlayacağız.
Türkiye’ye coğrafi olarak uzak, ancak ihracat potansiyeli yüksek ülkelerle ticaretimizi geliştirmek amacıyla uzak ülkeler stratejisini hayata geçireceğiz.
Elektronik ihracat dâhil hizmet ihracatına yönelik destekleri etkinleştirecek ve yeni destek mekanizmaları oluşturacağız.
Yurt dışı lojistik merkezler üzerinden ihracatçıların potansiyel pazarlara ve dağıtım k larına erişimini hızlandıracağız.
Türk Eximbank’ı uluslararası uygulamaları dikkate alarak yeniden yapılandıracağız.
Ülkemizdeki endüstriyel ve metalik maden cevherlerinin katma değeri yüksek ürünlere dönüştürülerek ekonomiye kazandırılmasını sağlayacağız.
Program döneminde mali disipline kararlılıkla devam ederek kaynakların verimli kullanılmasını temin edeceğiz.
Hepinizin malumu olduğu üzere bu yıl bütçe açığı hedefimizi sene başında yüzde 3,5 olacak şekilde revize etmiştik. Sözümüzde durarak inşallah bu hedefi rahat bir şekilde yakalayacağız.
Bütçemizi bu şekilde yönetirken salgınla mücadele kapsamında esnafımızın, çiftçimizin, sanayicimizin ve tüm vatandaşlarımızın mağduriyetine de meydan vermeyeceğiz. Geçtiğimiz iki yıla yakın süre boyunca gerek bütçeden, gerekse diğer kamu kaynaklarından verdiğimiz doğrudan desteklerin yanında vergi ve prim kolaylıkları, uygun şartlı kredi imkânları da sağladık. Bu kapsamda aldığımız tedbirlerin ve sağladığımız desteklerin ekonomik büyüklüğü yılsonunda toplamda 734 milyar liraya ulaşacaktır. Önümüzdeki dönemde de vatandaşlarımızı ve üreticilerimizi desteklemeyi sürdüreceğiz.
Kamu kesimi borçlanma gereği ve kamu borç stokunun millî gelire oranını düşürerek maliye politikasının sürdürülebilirliğini güçlendireceğiz. Bu kapsamda merkezi yönetim bütçe açığının millî gelire oranının program dönemi sonunda yüzde 2,9 olarak gerçekleşmesini öngörüyoruz. Faiz dışı dengenin de program dönemi sonunda yüzde 0,3 fazlaya dönmesini bekliyoruz. Program süresince harcamaları gözden geçirmeye devam edeceğiz.
Kamu taşıtlarının tedarikinde, kullanımında ve tasfiyesinde verimliliği artırmak için kamu taşıt filo yönetim sistemini kuracağız.
Dijital ekonominin sağlıklı ve tam olarak kavranmasına ve vergilendirilmesine yönelik çalışmaları hızlandıracağız.
Stratejik öncelikler çerçevesinde yürüttüğümüz borçlanma politikamızı Türk Lirası öncelikli hâle getirecek, yurt içi döviz ve altın cinsi borçlanmaları daha da artıracağız.
Kayıt dışı ekonomiyle mücadelede kapsamlı bir program oluşturup uygulamaya koyacağız.
Orta Vadeli Programımızla birlikte kamu kurum ve kuruluşlarımızın bütçelerinin hazırlanmasına yönelik yasal süreci başlatıyoruz. Bu kapsamda Meclisimize sunacağımız ödenek teklif tavanlarını belirledik. İnşallah Meclisimizden de onay aldıktan sonra 2022 yılında yapmayı hedeflediğimiz işler için hemen kolları sıvayacağız.
Büyük ve güçlü Türkiye’nin inşası yolunda önemli bir adım olduğuna inandığım Orta Vadeli Programımızın bir kez daha ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Programın hazırlanmasında emeği geçen tüm kamu kurum ve kuruluşlarımıza şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum.
Sözlerimi tamamlamadan önce birkaç hususu milletimizle paylaşmak istiyorum.
Salgınla mücadelede hâlâ tek ve en önemli kozumuz aşıdır. Okulların açıldığı, iş yerlerinin tam kapasite üretime geçtiği şu dönemde vatandaşlarımızı bir kez daha aşılarını yaptırmaya ve tamamlamaya davet ediyorum. Küresel sağlık krizinin bitmediğini göz önünde tutarak temizlik, maske ve mesafe başta olmak üzere tüm tedbirlere hassasiyetle riayet etmeyi sürdürmeliyiz.
Diğer yandan, önümüzdeki günlerde başlayacak çeltik hasadı için Toprak Mahsulleri Ofisimizin alım fiyatlarını da belirledik. Buna göre ton başına baldo çeşidi için 5500 lira, Osmancık çeşidi için 4500 lira, luna çeşidi için 4000 lira alım fiyatı uygulanacaktır. Hasat döneminin ve alım fiyatlarının çeltik üreticilerimize hayırlı olmasını diliyorum.” En güncel Uşak haberleri , Uşak haber sitesi olan 64ajans.com yer alır. Güncel Uşak haberleri okumak için web sitemizi takipte kalın. Ayrıca bizlere sosyal medya adreslerimizden ulaşabilirsiniz.
EKONOMİ
22 Aralık 2024EKONOMİ
22 Aralık 2024EKONOMİ
22 Aralık 2024EKONOMİ
22 Aralık 2024EKONOMİ
22 Aralık 2024