Memur-Sen, ‘Sözleşmeli Kamu Görevlilerinin Sorun ve Beklentileri Araştırması’nı Kamuoyuyla Paylaştı
Memur-Sen, “Sözleşmeli Kamu Görevlilerinin Sorun ve Beklentileri Araştırması”nı kamuoyuyla paylaştı. Düzenlenen basın toplantısında konuşan Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, toplu sözleşmede bu sorunun çözülmesini beklediklerini söyledi. Sözleşmeli personel istihdamının sorunlu olduğunu ifade eden Yalçın, “Kamu personel rejiminin en sorunlu alanı, kuşkusuz sözleşmeli personel statüsü ve istihdamıdır. İstisnai bir istihdam modeli olarak düzenlenen, ancak 1980’den sonra mecrasından çıkarılan, zamanla büyük bir sorun yumağı hâline gelen sözleşmeli personel istihdamında bugün geldiğimiz noktada sözleşmeli personel sayısı yarım milyonu aşmış bulunuyor” dedi.
Memur-Sen, “Sözleşmeli Kamu Görevlilerinin Sorun ve Beklentileri Araştırması”nı kamuoyuyla paylaştı. Düzenlenen basın toplantısında konuşan Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, toplu sözleşmede bu sorunun çözülmesini beklediklerini söyledi. Sözleşmeli personel istihdamının sorunlu olduğunu ifade eden Yalçın, “Kamu personel rejiminin en sorunlu alanı, kuşkusuz sözleşmeli personel statüsü ve istihdamıdır. İstisnai bir istihdam modeli olarak düzenlenen, ancak 1980’den sonra mecrasından çıkarılan, zamanla büyük bir sorun yumağı hâline gelen sözleşmeli personel istihdamında bugün geldiğimiz noktada sözleşmeli personel sayısı yarım milyonu aşmış bulunuyor” dedi.
Sözleşmeli istihdamın kamu görevlileri arasında ayrımcılığa sebebiyet verdiğini ve iş barışını bozduğunu kaydeden Yalçın, “Sözleşmeli personelin mali, özlük ve sosyal hakları bakımından ikincil bir personel statüsü oluşturduğu, ayrımcılığa neden olduğu, statü hukukuna dayalı kamu görevlisi sisteminde büyük delikler açtığı, bu durumun statü hukukuna ve statü hukukunun dayandığı anayasal ilkelere ters düştüğü ortadadır” ifadelerini kullandı.
Sözleşmeli istihdam idari ve sosyal maliyet üretmektedir
Sözleşmeli personel istihdamının istisnai bir model olarak ortaya çıktığının, ancak bu durumun göz ardı edilerek ve mevzuata aykırı olarak kadrolu memur yerine ikame edilmeye başlandığının ifade edildiği raporda, 3 milyon 487 bin 629 kamu görevlisinin 523 bin 47’sinin sözleşmeli olduğu ve bunun oransal olarak yüzde 14,99’a tekabül ettiği belirtildi. Gelinen noktada, sözleşmeli personelin çeşitli sorunlara yol açtığı belirtilen raporda, “Kamu yönetimi ve hizmeti ile kamu personel sistemine dönük riskler ile yüksek düzeyde insani, idari ve sosyal maliyet üretmektedir. Hem kişisel hem de kitlesel hoşnutsuzluk ile çok katmanlı ve karmaşık sorunlara neden olan sözleşmeli personel istihdamı, çözüme kavuşturulması ertelenemez bir mesele hâline gelmiştir” denildi.
Sözleşmeli istihdam anayasal ilkelere ters düşüyor
İstisnai işlevinden sapan sözleşmeli personel istihdamının artmasıyla doğru orantılı olarak yeni sorunların ortaya çıktığının ve mevcut sorunların da giderek büyüdüğünün altı çizilen raporda şu ifadelere yer verildi: “Sözleşmeli personelin mali, özlük ve sosyal hakları bakımından ikincil bir personel statüsü oluşturduğu, bir ayrımcılığa neden olduğu, statü hukukuna dayalı kamu görevlisi sisteminde büyük delikler açtığı, bu durumun statü hukukuna ve statü hukukunun dayandığı anayasal ilkelere ters düştüğü ortadadır. Bu durum çalışma barışını da, verimliliği de olumsuz etkilemekte, toplumsal planda memurluğun itibarını zedelemektedir. Türkiye, anayasayla ailenin korunmasını devletin sorumluluğu olarak düzenleyen, sözleşmeli personel istihdamıyla da aileye zarar verilmesini önemsemeyen iki farklı devlet görseli üretmektedir. Bu büyük ve gereksiz çelişkinin görülmesi ve giderilmesi için konu ciddiyetle değerlendirilmelidir.”
Sözleşmeli personelin yüzde 85,1’inin sözleşmeli olmaları nedeniyle çalışma ve aile hayatı konusunda geleceğe yönelik planlama yapamadığının dile getirildiği raporda, “Güvencesizlik, kamu görevlisini belirsizlik ve geleceksizlik anaforuna itmektedir. Geleceğini planlama ve kurgulama imkânı elinden alınan vizyonu köreltilmiş kamu görevlisi kitlesi güçlü ve büyük Türkiye vizyonuna yakışmamaktadır. Sözleşmelilerin yüzde 65,8’i görev aldıkları kurum/kuruluş mevzuatına/uygulamalarına göre yöneticilik göreviyle ilişkilendirilme haklarının olmadığını beyan etmiştir. Sözleşmeli personelin görevde yükselme sınavına girememesi, aynı işi yapan kadrolu kamu personeliyle arasına aşılmaz bir duvar örmektedir” ifadelerine dikkat çekildi.
Raporda yer alan çözüm önerilerinden bazıları şöyle:
-Sözleşmeli personelin sorunlarının çözümü konusunda en etkili, kolay, kalıcı yöntem; temel model olarak kadrolu istihdamın esas alınması, sözleşmeli istihdamın istisnai özelliğine sadık kalınmasıdır.
-Kamuda personel rejimi 4/A ve 4/D olmak üzere iki statü şeklinde sınırlandırılmalıdır.
-Bütün sözleşmeli personel ivedilikle kadroya geçirilmelidir.
-Kadroya geçiş düzenlemesi yapılana kadar sözleşmeli personelle kadrolu personel arasındaki bütün özlük, mali, sosyal haklar bağlamındaki eşitsizlikler giderilmelidir.
-Sözleşmeli personel liyakat ve kariyer sistemine dâhil edilmelidir. Bu çerçevede, görevde yükselme ve unvan değişikliği hakkı önündeki engel kaldırılmalıdır.
-Normal tayin hakkı olmayan sözleşmeli personele mazerete ve isteğe bağlı yer değişikliği hakkı tanınmalıdır.
-Terfi, nakil, izin hakları, iş sonu tazminatı ve disiplin cezaları gözden geçirilmeli, aynı kanun ya da KHK’ya tabi olup aynı işi farklı kurumlarda yapanların ücretleri birbirlerine eşitlenmelidir.
-Sözleşmeli personelin kadrolu personelin yararlandığı tazminatlardan (arazi, sosyal denge, iş sonu vb.) ve ek ödemelerden yararlanması sağlanmalıdır.
-Sözleşmeli personelin unvan değişikliğinden kaynaklanan mesleki kıdemin sıfırlanması sorunu çözülmeli, bu konuda kaybedilmiş haklar geriye dönük olarak iade edilmelidir.
-4/B statüsüne geçirilen 4/C personeli ile 4/B’li personel arasındaki mali, sosyal ve özlük haklarda bütün eşitsizlikler giderilmelidir.
-İstifa eden sözleşmeli personele dönüş hakkı verilmelidir.
-Sözleşmeli personelin ücretlerinin vergi dilimleri yeniden düzenlenmelidir.