1 Kasım Dünya Vegan Günü Hayvansal ürünlerin tüketilmesine karşı olmak anlamına gelen “vegan” kelimesi ilk olarak Türkiye’deki Vegan Derneği kurucusu olan Donald Watson tarafından 1944 yılında türetilmiştir. Vegan tipi beslenen bireyler hayvansal kaynaklı besinleri tüketmeyip sadece bitkisel kaynaklı besinleri tüketirler. Bazı vegan bireyler balı, içerisindeki sütten dolayı çikolatayı da tüketmeyi reddetmektedir. Bunlara ek olarak bazı veganlar, hayvan kaynaklı ipek, deri, yün gibi giysileri ve hayvansal yağ içeren sabunları da kullanmazlar. Vegan bireyler sirk, boğa güreşi, hayvanat bahçesi gezisi ve at yarışları etkinliklerine gitmezler.
Vegan bireylerin hayvansal ürünleri tamamıyla reddetmesi ve vejetaryen bireylerin sınırlı miktarda veya hiç tüketmemesi vegan beslenme ve vejetaryen beslenme tarzı arasındaki farkı oluşturur. Ayrıca vegan beslenme tarzı, vejetaryen beslenme tarzının bir tipidir.
İçinde yaşadığımız dijital çağda insanların teknolojiyi internet ve sosyal yaşamda bilgi aktarımı olarak kullanması, toplumda artan nüfus ve eğitim seviyeleri, vejetaryenlik ve çeşitlerinin tercih edilmesinde etkili olmuştur. Dini inançlar, kültür, lezzet, ekoloji, etik ve biyoetik yaklaşımlar vejetaryen yaşam biçiminin seçilmesindeki nedenler arasındadır.
Vejetaryenlerin son ortak paydası veganlıktır. Dünya genelinde vegan diyeti uygulayan kişi sayısı çok olmamakla birlikte son yıllarda sayısı giderek artmaktadır. Vejetaryen bireylerin %10’u vegan bireylerden oluşmaktadır ve vegan beslenme oranı vejetaryen beslenme oranına göre daha hızlı artmıştır.
Vegan beslenmede ortak düşünce hayvan kaynaklı her türlü ürünü kullanmayı kabul etmemektir. Bireyler hayvanlara karşı olan duyarlılıklarından ve sağlıklarına olumlu etki ettiğini düşündüklerinden dolayı vegan yaşam tarzını seçmişlerdir. Hayvansal ürünlerden zengin bir diyetin çevresel, sağlık ve ekonomik açıdan getireceği olumsuzluklardan doğan endişeler de vegan yaşam tarzının seçilmesinde etkendir.
Uluslararası literatüre baktığımızda vegan/vejetaryen beslenmenin sağlık açısından olumlu sonuç verdiğini söyleyen çalışmaların olduğu gibi sağlıksız olduğunu söyleyen çalışmalar da bulunmaktadır. Araştırmalara göre vegan/vejetaryen bireylerin sağlığı, diğer bireylere göre daha iyi durumdadır. Vegan/vejetaryen bireylerin kan kolesterol düzeylerinin daha düşük düzeyde olduğu, kalp-damar hastalıkları, obezite, diabetes mellitus, arterioskleroz ve hipertansiyon gibi hastalıklarının daha az görüldüğü saptanmıştır. Ayrıca vegan/vejetaryenler kuru baklagiller, ceviz, fındık, meyve, sebze ve tahıllı daha çok tükettikleri için kansere yakalanma olasılıkları da az olduğu söylenmektedir. Yalnız burada vurgulanan önemli bir nokta yeterli ve dengeli beslenmeye dikkat edilmesi gerektiği konusudur. Aksi takdirde vejetaryenlerde özellikle de veganlarda anemi, B12 vitamin eksikliği, osteoporoz gibi durumların görülebileceği ifade edilmektedir. Bir araştırmada da kandaki lipit düzeylerinin dengelenmesi açısından menopoz öncesi ve sonrası dönemdeki kadınlar için veganlık yerine lacto-ovo vejetaryenliğinin önerilmektedir. Araştırmalar, özellikle az yağlı vegan beslenmenin kalp-damar sağlığı için yararlı olduğunu ve iyi planlanmış vegan beslenmenin hem hamilelik hem de çocukluk döneminde yararlı olduğunu ifade etmektedir. Bu dönemlerde (ayrıca emzikli, bebek, sporcu ve eve bağımlı bireyler) özellikle protein, kalsiyum ve B12 eksikliğine dikkat edilmeli, beslenmesi doğru bir şekilde planlanmalıdır. Ayrıca evrimsel süreci incelendiğinde insanın aslında otçul olduğu düşünülmektedir. Bu evrimsel süreçte insanlar ilk önce ot yemişler ve insanların diş yapıları, etçil hayvanlarınkine değil de otçul olanlarınkine daha çok benzemektedir.
Vegan/Vejetaryen diyetinin en önemli sorunu B12 vitamini ve protein eksikliğinin yaşanma olasılığının olmasıdır. Vejetaryenler ağırlıklı olarak bitkisel protein tüketmektedirler. Elzem aminoasitler ise, et dışında yumurta, soya fasulyesinde, süt ve süt ürünleri bulunduğundan lacto-ovo, lacto ve ovo vejetaryenlerde protein konusunda ciddi sağlık sorunları yaşanmamaktadır. Ancak veganlarda planlı olarak beslenmezlerse ciddi protein eksikliği görülebilir, bu nedenle veganların protein kaynağı olarak soya fasulyesi, kuru baklagiller ve yağlı tohumlardan tüketmeleri gerektiği düşünülmektedir. Ayrıca veganların demir, kalsiyum, çinko, omega, B12 ve D vitamin takviyesine ihtiyaçları olabilir. Sağlık açısından bir karşılaştırma yapmak için bireyin sadece beslenme tarzına bakmanın yeterli olmadığı, sağlığı etkileyen başka birçok faktörün olduğu ve bu konuda daha ayrıntılı araştırmaların yapılması gerektiği üzerinde de durulmaktadır. Bireyin doğuştan gelen sağlık durumu, yaptığı iş, yaşadığı doğal çevre özellikler, stres gibi durumlar beslenmenin dışında sağlığı etkileyen faktörlerden sadece bazılarıdır.
Yapılan araştırmalardan yola çıkarak vegan/vejetaryen yaşam tarzının başlıca tercih etme nedenleri etik ve hayvan hakları olduğu, sağlık konusunun ise başlıca nedenleri arasında yer almadığı anlaşılmaktadır. Bu yönüyle vegan/vejetaryen bireylerin özellikle de etik gerekçelerle vegan olan bireylerin bu süreçte sağlıklı beslenmenin gerekliliklerini dikkat etmemeleri mümkündür. Vegan/vejetaryen beslenmenin omnivor (hepobur) beslenmeye göre de daha sağlıklı olduğu söylenebilir. Ancak burada önemle üzerinde durulan noktanın sağlıklı ve dengeli beslenmenin planlanmasıdır. Aksi halde bireylerde vitamin eksikliği özellikle de B12 eksikliği, anemi, çocuklarda gelişim geriliği, bireylerin hayvansal ürünlerden sakınma gerekçesi ile karbonhidratlara ağırlık verilmesi nedeniyle obezite, kalp-damar hastalıklarına yatkınlık gelişebilmektedir. En güncel Uşak haberleri , Uşak haber sitesi olan 64ajans.com yer alır. Güncel Uşak haberleri okumak için web sitemizi takipte kalın. Ayrıca bizlere sosyal medya adreslerimizden ulaşabilirsiniz.
Sağlıklı günler dilerim.
Diyetisyen Ayşe Demir
EKONOMİ
23 Kasım 2024EKONOMİ
23 Kasım 2024EKONOMİ
23 Kasım 2024EKONOMİ
23 Kasım 2024EKONOMİ
23 Kasım 2024